Salı, Kasım 14, 2006

Heidelberg

Gectigimiz pazar cok spontan bir Heidelberg gezisi yaptim. Aslinda pazar günü, yasadigim kente 2 haftaligina gelen sirke gitmekti planim ama bu plani önceden sundugum hic kimsede pazar gününe kadar heyecan ve heves kalmadi. Bizi sirk izlemekten bunalttigi icin tüm suc TRT`deymis!. Bu, iki gün icinde heves kaybi yasayip, pazar aktivitemizi hic planda olmayan Heidelberg gezisine ceviren bir arkadasimin savunmasi. E pek de haksiz degil. Ben de sanirim kendimi biraz zorlama bir heyecana kaptirmistim ki, bu istegimde israrci olamadim. Elbette sirk delisi falan degilim hatta görmesem aklima bile gelmez (öyle kocaman bir cadirlari var ki, her sabah ise giderken görüyorum) ama yine de bu tarz performanslari, firsatini bulunca canli izlemenin cok degisik bir deneyim olacagini düsünüyorum.

Ögleden sonra üc gibi Heidelberg`deydik. Elbetteki cok güzel, hatta hava kararirken, eski köprünün tam ortasinda durup, bir o tarafa bir bu tarafa bakarak sehri degisik acilardan izlemek, acaba nehrin kenarindaki hangi ev benim olsa diye hayal kurmak bile büyüleyici ama hepsinden önemlisi, ben bu geziyle birlikte canimi oldukca sikan iki problemimle tekrar yüzyüze geldim.

1. Yol yordam bilememek, bilsem de yola yordama girememek!
Daha önce bir kac defa gitmis olmama ragmen, degil herhangi belirgin bir yeri, sehrin merkezini bile bulamadim. Birlikte gittigim arkadasim daha önce hic gitmemisti Heidelberg`e ve kendiliginden, yolumuzu bulma isi benim basima kalmis gibiydi. Aslinda ben kendi kendime böyle bir kasilmaya girdim ve cok kasildim, hatta bir ara ter bile basti beni. Cünkü kendimi tam bir salak gibi hissettim. Bu duyguyu aslinda ben cok sik hissederim. Ama her seferinde de böyle canim sikilir. Bahsettigim, arkadasimin gözünde salak durumuna düsmek falan hic degil, tam tersi, kendi kendimi salak bulmak. Sonuc olarak; sans eseri ilk olarak tepedeki Saraya ciktik ve oradan kenti cok rahat görebildigimiz icin güzelce bir yer tespiti yaptik :)

2. Ne yemek yiyebiliriz? ama ben onu yemem, ben bunu yemem!!!
Bu da arada basima gelen bir dert. Su memleketin yemeklerini yiyemiyorum ben! En basit seylerine bile alisamadim halen. Et yemeklerini hele asla yiyemiyorum. Soslarindan nefret ediyorum. Hatta kokularina bile dayanamiyorum. Bu ikinci salakligim yüzünden (kesinlikle cok sacma bisey ya, bu sorunumu en kisa sürede cözmem lazim) güzelim Heidelberg aksamini ayni caddede bir kac defa turlayip benim de yemek yiyebilecegim bir yer arayarak, cok hos restaurantlarin önünden boynumu büküp gecerek ve sonunda bir dönerciye oturarak bitirdim. Ne hos degil mi? onca güzel secenek icinden ben Pide yemeyi sectim. :(

Not: bir sonraki gezimizde yanima icini evde pisirdigim mis gibi yemeklerle doldurdugum sefer tasi almaya karar verdim :)

3 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

sen demek onun için birlikte dolaştığın insanları terörize ediyorsun. ama onların işin iç yüzünden haberleri olmuyor genelde.

senin o halinden kendilerinin sorumlu olduklarını düşünüyorlar. :)

teyzenteyfik dedi ki...

Endiseliperi, Heidelberg gercekten cok güzel bir sehir, görmeni isterim. Hatta gel, ben seni gezdiririm. Korkma ama harita alirim o vakte kadar :)

sevgiler...

rosy crucifixion, ben ne yaptim da terörize ettim ya!? :) Ama yine de cok emin konusmayayim kendimden, kesin yapmsimdir biseyler.
sevgiler...