Pazar, Mart 23, 2008

Yüz bin derman versen almam bu derde

Tamam, bahar gelsin, yagmur yagsin, günes acsin. Ama solucanlar olmasin. Her yagmurlu geceden sonra sabahlari kaldirimlarimizi, yollarimizi dolasmasinlar.
Her yagmurlu gecenin sabahinda ürke ürke, pür dikkat, ziplaya ziplaya yolda yürümesek. Görmeye asla tahammül edemedigimiz o solucanlara kazara basmamak icin adimlarimizi gözlerimizle takip etmesek, yollari gözlerimizle taramasak. Bu esnada bizden önce o yollari adimlayanlarin ezdikleri, ezmedikleri solucanlari hic görmesek. Hic olmazsa yere bakmamayi basarabilmek icin bu denli caba harcamasak.

Yagmur yagsa, gün dogsa, hic solucan olmasa. Onlardan en nefret edenler onlari en cok görenler olmasa.

Çarşamba, Mart 19, 2008

19.03.08

Istanbul`da bilgisayarim bozuldu ve orada biraktim. Yarin, tamir edilmis bir halde gelecek diye umuyorum. Bilgisayar olmayinca meger günler ne uzunmus. Yatmaya, kalkmaya, 40-50 sayfalik gazete okumaya, dergileri bitirmeye, kitap okumaya, elbise dolabini bastan sona düzenlemeye, ekmek yapmaya, yani her seye vakit kaliyormus. Fakat onsuz dersler yapilmiyormus. Ki biz de ilim bilim icin buradayiz degil mi?

Simdi okulun kütüphanesindeyim. Kütüphanede calismak ne güzel bir sey. Kokusu da cok güzel buranin. Disarida hafif hafif kar yagiyor bir de.

Salı, Mart 11, 2008

Kulak verdim dört köşeyi dinledim


Üç tanesi beş lira, yağmala, diye bagıran pazarcılar, vapurda buldugu gazeteyi yol bitene kadar okuyup, derli toplu katlayıp, sonra gelenler okusun diye tekrar yerine bırakanlar, ayıpsın abla, simitlerim tazedir, aha şunu al, diye ikna eden simit satıcıları, derme catma, kesif tuvalet kokularının hakim oldugu bir belediye binası, sorulan tüm soruları, ayrıntılı, eksiksiz cevaplayan, kirli duvarlı, berbat bir odası olan, kadın misafiriyle ne karşılarken ne de yolcu ederken tokalasmayan bir müdür, pembeli, turunculu güneş batışı, Atatürk portreleri, amaçsızca yürüyüp, gözlerine kestirdikleri yerde, sırayla birbirlerinin fotoğrafını çeken iki japon erkek turist, yaya üst gecittinden yola işeyenler, geçen yıldan kalma, tatsız haşlanmış mısırlar, projelerini teslim etmek icin, haftasonları bile geceleyenler, moskova senfoni orkestrası konserine gelip, arada Baykal'a kızgınlıgını dile getiren, konser icin kuaföre gittigi belli olan, konser çıkışı belediye başkanının dağıttırdığı karanfillerin kırmızısını degil de pembesini isteyen kadınlar, ermeni kilisesinde dertlerini anlatıp, dua isteyen cileliler, kibar davranmayan müsterilerin içeceklerine tükürüp öyle servis yaptıklarını birbirlerine kahkahalar eşliğinde anlatan turizm meslek lisesi öğrencileri, makası ustalıkla kullanan kuaförler, nasıl olduğu bilinmez bir şekilde hacminin sekiz katı yer kaplıyormuş hissi yaratan otel sahipleri, değeri hiç düşmeyen edirne kapı otobüs hattını bir alıcıya öven şoförler, kapıyı açar açmaz, gözü gögüslerinize takıldığı için yüzü kızaran, sonrasında gözgöze bile gelinemeyen su servisi calışanları, sigara içenler, durmadan, usanmadan, heryerde sigara içenler, iki paket az ic, bu gömleği al, diyen pazar satıcıları, kimliklerini kontrol ettiği gençlere tiksinirmiş gibi bakarken, soru soran genç kadına içten gülümsemeyi becerebilen polisler, teröristlerin de kalbi vardır klişesini aşamamış sinema filmleri, desen desen, renk renk eşarplar, "Bu kent çağdaş dünyanın ahlaksızlık başkentiyken polisin beni rahatsız etmekten başka yapacak işi yok mu? Bu kent kumarbazları, fahişeleri, teşhircileri, İsa karşıtları, alkolikleri, eşcinselleri, uyuşturucu bağımlıları, tapınmacıları, sapıkları, açık saçık film oynatıcıları, dolandırıcıları, yaşlı oro spuları, kamuya açık yerleri kirletenleri ve sevici kadınlarıyla ünlüdür" diye mağaza önündeki kalabalığa bağıran Ignatius, insanları güzelleştiren, renk renk kıyafetler giydiren güneş, vuran ayakkabılar, el emeğimden biraz daha indirim yapabilirim diyen bilgisayar tamircileri, saatinde ya da hic gelmeyen belediye otobüsleri, üç gün önce alınıp birazdan çöpe atılacak papatyalar, üç yeni türk lirasına nar suyu, gözlerinden yorgunluk akıyor diyen aktarlar, antenler, deniz, el örgüsü paspaslar, ...

Pazartesi, Mart 10, 2008

Açık Radyo Dinleyici Destek Projesi

Haberiniz vardır, bu günlerde Acık Radyo'da Dinleyici Destek Projesi 2008 Özel Yayınları var. Geldigimden beri sürekli bir kosturmaca icinde oldugumdan henüz özel yayınlarını dinleyemedim. Web sitelerinden Özel Yayın Programlarına baktım, epey şenlikli görünüyordu. Neyse, lafı uzatmayalım. Diyecegim o ki; destek olun! Ben ögrencilik statüsünde oldugumdan ne yazık ki destek olamıyorum fakat kayıtlarda velim olarak gecen S. destek olacak.

Destek olmak icin 0212 343 41 41 numaralı telefonu arayabilir, web siteleri üzerinden bilgilerinizi verebilir ya da direkt onları ziyaret edebilirsiniz. Desteklemek istediginiz programın bir saati icin 120 Ytl, yarım saati icinse 60 Ytl ödüyorsunuz. Bence hic de abartılacak, üstüne cok düsünülecek rakamlar degil. Calısan insanlarsınız!

Asagıda, onların agzından projelerinin tanımını okuyabilirsiniz.

"Dinleyici Destek Projesi Nedir?

Radyomuz, “sürdürülebilir bağımsızlık” doğrultusunda ödün vermeksizin yayınlarına devam ediyor. “Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık” olma düsturunu, ancak temel insan hak ve özgürlükleri dışında hiçbir "ideoloji"ye, hiçbir çıkar ve sermaye grubuna ve devlete bağlı olmadan, yani gerçekten bağımsız olarak yerine getirebiliriz. Açık Radyo’da hep bu temel prensibi öncelikli olarak kabul ettik.

Bundan dört yıl önce, Dinleyici Destek Projesi’ne başlarken, bu çabanın gerçekleşebilmesinin en sağlam yolunun dinleyicinin maddi ve fikri katılımı olacağını düşünmüştük. Bu modelin işlediğini artık biliyoruz; en başta hayal ettiğimiz gibi, bir radyonun bağımsızlığını sürdürebilmesinin tek garantisinin dinleyicisinin ona sahip çıkması olduğunu görüyoruz.

Her yıl düzenlenen Dinleyici Destek Projesi ile Açık Radyo dinleyicisi radyosuna sahip çıkıyor. Dinleyiciler seçtikleri programın istedikleri bir saatine kişisel olarak sponsor oluyor. Yani dinleyiciler bedava dinleyebilecekleri bir yayının sürdürülebilmesi için para vererek destek oluyorlar. "


Hassas kardesiniz Teyzen Teyfik'den sevgiler.