Pazar, Şubat 26, 2012

Yeni Yıl Kararları -2 (Fotograf Çekmek İstiyorum)

Her sey baglantılı oluyor sanki. Yeni yıl kararlarımdan birisi güzelcene bir fotograf makinesi almak, bir türlü sevemedigim makinemden kurtulmak ve böylece o hep içimde gördügüm fotografcı isigini bu yıl herkeslere göstermekti.

Ama, tam kararlı kararlı dolanırken, bu aksam üstü, Moda burunda fotograf ceken gencten bir adamla yaptıgımız ayaküstü bir sohbet fikrimi degistirdi. Ne mal oldugumu anlamam icin öncelikle kaprisi kesip, elimdeki makineyi iyicene bir çözmem gerekiyor. Kati kararım bu. Böyle yazılsın.

Adam da ne sevimliydi, güzelce anlattı bana bir sürü sey. Sanki S. benim velimmis, o da ögretmenmiş, ben de gelecek vaadeden ama biraz yol göstericiye ihtiyacı olan bir cocukmusum gibi.

*Bir önceki postun yorumlarında Pisi'nin tarif ettigi sekilde yaptım ayva tatlımı. Bence harika oldu. S. daha sekerli olabilirdi, dedi. Haklıydı cünkü ben tarifi degistirdim ve her bir ayva parcası icin bir cay bardagı degil de bir corba kasıgı seker kullandım. S. den cok benim gönlümün olması daha önemli zaten. Yapan benim, benim istedigim gibi olacak! Bu fotograftaki tabak birazdan komsuya gidecek. Önceki gün teyze bana ev yapımı kadayıf getirmisti. Simdi onun tabagıyla ayva tatlımı götürüp, bonusları toplayacagım.

*Berbat yazdıgımı, özellikle türkce karakterleri cok düzensiz kullandıgımı biliyorum. Elim hep ingilizce klavyeye alısık ve kendimi kasmadıgım icin böyle sacmalıyorum. Canım cekerse bu problemi de yeni yıl kararları listesine alırım, belki.

Perşembe, Şubat 23, 2012

Yeni Yıl Kararları -1 (Can bogazdan gelir)

Her hafta yeni bir lezzet denemeye karar verdim. Cünkü mutfak işini fena salmış durumdayım. En son, aldıgım dökme demir tencere ile bazı fantaziler yapmıstım ama onu da kac aydır dolaba tıkmıs durumdayım.

Velhasıl, bu haftasonu için planım daha önce hic evde yapmadıgım Cheesecake veya Ayva tatlısını yapmak. S. ikisini de çok sever, ben ikisini de görmezsem aramam. Ama görürsem de güzel bir hasbihal ederim :)

İkisine de ait iyi tarifler arama asamasındayım. Önerileriniz varsa tabii ki severek alırım.

Şunu da dinleyelim bi yandan :)

Çarşamba, Şubat 22, 2012

Teyzen şimdi bunu okuyor. Tavsiye de ediyor. Detay istersen linke git.
















Ya da linke gitmezsin diye copy paste yapim sana. Ama linke tıklarsan yazarla söyleşiyi okuyabilirsin. (İyi ki ekmeğimi bu tıklardan kazanmıyorum ha! yoksa ne taklalar atmam gerekirdi kim bilir :)

"Mağdurun Dili'nde, edebiyatın dışlanmışlıkla kesiştiği alanda dolaşıyor Nurdan Gürbilek. Çoğu zaman klişelerle yaklaştığımız mağdurluğa edebiyatın nasıl ışık düşürebileceğini, öte yandan dışlanmışlık duygusunun edebiyatı nasıl biçimlendirdiğini anlamaya çalışıyor. Dostoyevski'nin "yeraltı trajedisi" adını verdiği çatışmanın, aynı anda hem büyük hayaller hem de incinmişlikten yapılma bir yeraltına itilmişliğin, yazarın okuruyla ilişkisini nasıl etkilediğini inceliyor. Edebiyatın gurur yarasını, yazarın kibrini, dahası okurun tutunamamışlıktan neden ısrarla bir zafer çıkarttığını tartışıyor.
Tartışmanın orta yerinde ise bir "dil" problemi var: "Yazar ya mesafeli bir tavırla ele alacak bunları; acıyı olgudan, mağduru kavramdan, dışlanmışlığı laftan ibaret bırakacak; kimseyi tam inandıramayacak; canevinden vuramayacak okurunu. Ya da yoğun duygudan yola çıkacak; acıyı gülünçleştirmeyi, bir acı efektine dönüştürmeyi göze alacak. Öyleyse bu 'kırık ve ıstırap dolu' malzemeyi nasıl anlatmalı? Kayıtsız kalmadan, ama bir mutlak dayanağa da dönüştürmeden, acı çekeni küçük düşürmeden anlatılabilir mi bütün bunlar? Acıyı hayatın kurucu ilkesiymiş gibi göstermeden, mağdurluktan gurur, kayıptan ihtişam çıkartmadan anlatmak mümkün mü? Mutsuzluğa yakından bakan, ama mutsuzluk fikriyle mutlu olmayan bir edebiyat mümkün mü gerçekten?"
Dostoyevski'nin, Oğuz Atay'ın, Yusuf Atılgan'ın, Cemil Meriç'in yapıtlarının ışığında bu soruların cevaplarını arıyor Gürbilek."


Pazartesi, Şubat 20, 2012

El vurup açma yaramı, Yaralarım merhemsizdir

Pazar günleri, evi temizlerken, orada burada buldugunuz tel saç tokalarını kafanıza tutturup, banyoyu temizleme faslına geçtiğinizde, garip saçınızı aynada gördüğünüzde, endiselenmeyin! Bu, ananıza cektiğinizin ve tüm çabalarınıza rağmen kahpe kaderinizi değistiremediğinizin ispatıdır.


Cuma, Şubat 17, 2012

Antalya’nın Mor Üzümü, Severler Boyu Uzunu

Bu hafta basında Antalya'ya gittim geldim. Her tatil harici ziyaretimde daha da begenir oluyorum Antalya'yı. Bence mutlu yasanabilecek sehirlerden birisi orası. Eger planlarım yolunda giderse, bir süre sık sık oraya gidip gelecegim. Bu gidis gelisleri kısa kacamaklar haline dönüstürmek birincil hedeflerimden birisi.

Geç de olsa kendime 2012 planları/kararları mı belirlesem acaba? Sabah bir iki kisinin planlarını gördüm de, heveslendim. Hatta geleneksel hale getirip, her sene subat sonuna mı yapsam ben yıl planını? Yeni gelen yıl nedir ne degildir görür, ona göre ayagı yere basan planlar yapar, kararlar alırım belki. Aman laf kalabalıgından ileri gitmez bence bu hesaplar da. Ya tutarsa kafası benimki.

Pazartesi, Şubat 06, 2012

Aman çalış çalış nereye kadar

Epeydir iş yerinde hiç çalışasım yok. Zaten pek işim de yok son bir kaç aydır. Belki de dogru düzgün iş yok diye böyle oldum. Neredeyse bir dakika iş yapmadan günü bitirdigim oluyor. Kendimi hayvan gibi hissediyorum ama baska bisi yapmayı da canım istemiyor. Kendimi egiteyim, kişişel gelişeyim falan diyorum ama onu da yemiyo. Twitter senin facebook benim, oradan daha manasız yerler seklinde saat doldurup eve gidiyorum. Evde de bir halt yaptıgım yok. Eskiden eve gidip, gece yataga girene kadar üretimlerime devam ederdim. Ihh, şu hastalık olayından beri bir gevşeme geldi bana.

Napsam, biraz nadasa mı bıraksam kendimi, yoksa titreyip kendime mi gelsem?


Ha, bişi daha diycem; aslında canım cok fazla gezmek tozmak istiyor. İzin falan filanım da var. Ama S. deli gibi calıstıgı ve izin bile alamadıgı icin benim ayagımı da baglıyor. Ondan kurtulmam lazım, ama nasıl bilemiyorum. Kendisine de diyorum ama beni pek ciddiye almıyor bence.
Hem belki uzundur böyle durdugumdan depresyondayımdır ben. Baksanıza S.den nasıl kurtulurum onu düsünür haldeyim.