Perşembe, Eylül 27, 2012

Beni değil kendini de unutursun


















Çok eskilerden bir arkadaşım çıksa gelse. Konussak, hasret gidersek, konustukça daha da çok hasret çeker olsak. Kalbim  güçlü güçlü atsa. Yine, ilk gençlik günleri gibi bu dünya çok küçük ve absürd gelse gözüme. Bu hayatın, içine düştüğümüz bok çukurundan baska şeyler de vadebileceğini tekrar hatırlasak ve inansak buna.

Keşke çok eskilerden bir arkadaşım çıksa gelse. Ama geçen zamandan, yüklendiğim fani dertlerden yanında utanmayacaklarımdan. Çok çok eskiden.

Salı, Eylül 11, 2012

Gün batarken her akşam

Sabah kendi hayatımla ve işe gitmek icin gözümü zor açışımla nasıl bir baglantı kurduysam, uyanır uyanmaz fabrika kızı'nı mırıldanmaya basladım. Sonra Alpay'ın bu sarkıyı söylemesini garip buldugumu düsündüm. Nedense hiç özdeşleşmiyor benim aklımda bu şarkı ve şarkıcısı. Ahmet Kaya'da söylemisti. Onunki daha gercekçi ve daha hisli gibi. Tabii Alpay'ın söyledigi hali çok çok güzel ama eskiden de hep ters ve itici bir sey bulurdum bu şarkının hikayesi ile soyleyenin zıtlığı arasında.

Kendisi evde mis gibi oturup, babadan kalma malı mülkü yiyen, gönlünde edebiyat sevgisi olan ve arada bişiler çiziktiren entellektüel bir adamın, uzaktan, kapısından geçen canlıları, hiç aralarına karışmadan izlemesi, sonra onlarla ilgili yargılara varması gibi.

Mesela Cem Karaca ve tamirci çırağı. Tertemiz, akla ikisini ayrı düsünmek bile gelmez. Uyum, inandırıcılık mevcut.

Alpay


Ahmet


Cem

Perşembe, Eylül 06, 2012

Öpmeye kıyamadım, sevmeye yazık.

Bir filmde vardı, sanırım Ruanda ile ilgili bir film. Filmi hatırlıyorum ama ismini hatırlayamıyorum.

Oradaki katliamda gazetecilik yapan Avrupalı ya da Amerikalı gazeteci bir kadın tanık olduğu vahsetten kendi etkilenme halini anlatıyordu. Aklımda kabaca söyle kalmış;

Katledilen zenci kadınları gördügünde hiç hissetmedigi acıyı, başka bir katliamda tanık oldugu beyaz bir kadının ölümünde hissetmisti. Çünkü o beyaz kadın annesine benziyordu. Tanıdıgı, nasıl sever, nasıl yemek pişirir, nasıl güler, karnı acıkınca ne der, bildigi kadınlardan biriydi. Beyaz kadın tanımlıydı kafasında, dolayısıyla onun kaybını da, acısını da hissediyordu.

Çok tanıdık ama güzel tanımlanmış bir duyguydu bu.

Dağda ölen ovadakine, ovada ölen dağdakine zenci bizim memlekette de.

Çarşamba, Eylül 05, 2012

İştah

Anaaa, canım nasıl da kıymalı yumurta istedi. Google da aratıp, bolca görsele baktım demin. Sebzeli falan... Yumurtası karısmamıs, löp löp... Normalde hiç haz etmem tüm tüm kırılmıs yumurta görüntüsünden ama...10 dk sonra koşa koşa eve gidip yapacagım sanırım.

Dün de nutella'lı kek pişirmistim. Çok güzel oldu. Bu tarifi öneririm. Ben içine bolca ufalanmıs fındık da ekledim. Zaten Teatime beni hic üzmüyor. Her tarifi çok güzel sonuc veriyor.

Çay demlerim, önce çayla kıymalı yumurtamı yer, sonra çayı tekrar ısıtır, bir dilim de kekimi yerim.

Allam kimseyi istahsız bırakma!

Pide de alsam mı?

Ohh mesai bitti ve kafamda ne güzel hayallerim var. Hayat bazen güzel ya.