Cumartesi, Şubat 27, 2010

Pazar, Şubat 21, 2010

Pazar

Guzel tostlu kahvalti. Yine sucuk!!! yanima yaklasilmamasi lazim iki gun..:)

Sonra Moda'da arkadaslarla bulusma. Biraz yuruyus. Eski iskelede cay, kahve. Sonra, yogurtcu parkina kadar sahilden yuruyus. yine cay molasi. tekrar ev. sabahtan tuzu ciksin diye suya biraktigim asma yapraklarindan sarma yapma isine girisme.

Saat neredeyse aksamin altisi oldu. bakalim yemek ne vakit hazir olacak!
Baslayayim ben hemen.

Cumartesi

Guzel bir kahvalti. Bol sucuk! :) memleketten gelen peynirler. Komsu Firin'dan yayla ekmegi.

Sonra vapur. Karakoy baklavacisi. Tatli cesitlerinden karisik bir tabak. Sonra Sishane Tasarim magazasina kisa ziyaret. Istiklal kalabaligiyla bogusma. 6 kestaneye 4 lira verip, kestaneyi yemeye kiyamama.
!f festivali'nin Acilim bolumundeki Kurt filmlerinden Hisham Zaman'in "Bawke" ve "Winterland" filmleri.

Sonra vapur. Ac karin. Kadikoy Ciya. Ciya'da guzel bir kebap. Yillar sonra nereden akla gelip de canin cektigi bilinmeyen salgamin olmayisi.

Sonra Karga bar. iki bira.

Fena gecmemis di mi?
:)

Cumartesi, Şubat 20, 2010

Bir nefes gibi

Simdi eski Nukhet Duru sarkilari dinlemeye basladim. Sen ve Ben sarkisi calisiyor su an. Hava disarida huzurlu, guzel. Bu sarkilar da bu gune cok yakisiyor. Ask sarkilari. Siz de Bir Nefes Gibi sarkisini dinleyin istedim. Guzel haftasonlari. Umutlu olalim. Sizi seven kardesiniz T.T. :)


Çarşamba, Şubat 10, 2010

Beddua


Dun, isini yaptigim bir adamla cok pis kavga ettim telefonda. iki aylik emegim kesin bosa gitti. Hic bir bedel odenmedi karsiliginda.

Sonra internette bu firma ve adam hakkinda bir mesleki forumda yazilanlari ve daha kac kisinin canini yakmis oldugunu, emeklerini gasp etmis oldugunu gordum. Daha da ofkelendim.

Haksizliga ugramak insani cok ofkelendiriyor. Asagilanmis hissetmeyi saymiyorum bile. Gece boyunca beddua ettim adama. Burnundan gelsin, gittigin yoldan donemeyesin, seklinde. Ne kadar cabalasam da koklerimden kaynaklanan kana kan, dise dis intikam anlayisindan kendimi koruyamiyorum.

Bu sabah tv karsisinda pilates yaparken (keyfe bak!) kapi caldi. Cok aylar once S.'in annesigiller gelmeden ortaliga cekiduzen versin diye cagirdigim temizlikci kadin! Bu sokaktan geciyormus da bir ugramis. Ben acaba telefonunu mu kaybetmisim de onu hic arayip cagirmamisim, diye sormak istemis. Hep evde olan biri icin temizlige bir de yardimci cagirmak zoruma gidiyor valla, dedim. Camlarin haline bakinca bu dediklerim bos geldi ona ama olsun.

Pek zor durumdaymis. Isleri cok kotuymus. Zaten boyle islerde calismak zorunda kalan cogu kadin gibi tembel ve calismayan bir kocaya sahip. Utana sikila cok darda kaldigini tekrarladi. Sen en rahatisin, cocuk yok basinda, derdin yok, dedi. Ben bilmiyor muyum evimin hanimi olmayi ama napayim, basimda 3 cocuk var, dedi. En kisa zamanda ben ararim oyleyse seni, dedim ve bir cay ictikten sonra utana sikila gitti.

Onceki gelisinde ona eski mutfak esyalarimdan bir paket yapmis ve vermistim. Oyle sevinmisti ki, verdigim epey eksik parcali, kirik porselen takimi ve caydanligi alirken. Nasil neseyle gitmisti evine, anlatamam.

Bu nasil bir salak dunya ya? Herkes kendine gore umutsuz ve perisan halde.

Dun S. bana bir hikaye anlatmisti. Size de anlatayim.

Zamanin behrinde bir hukumdar yasarmis. Ucsuz bucaksiz topraklara sahipmis bu hukumdar. Bir gun imparatorlugundaki en bilge adamlari toplamis etrafina. Demis ki, ben gelmis gecmis en buyuk hukumdarim, hakim oldugum topraklar gibi bilgeligim de ucsuz bucaksiz olmali. Bana oyle kitaplar hazirlayin ki, tum insanlik tarihini kimsenin bilemedigi kadar iyi bileyim.

Bunun ustune tum bilgeler bir araya toplanmislar ve hukumdarin istegini gerceklestirmeye cekilmisler. Arada 10 yil gecmis ve hukumdarin huzuruna yanlarinda getirdikleri 4-5 essege ancak yuklenmis kitaplarla cikmislar.

Hukumdar kitaplari gorunce, ben iyice ise guce dalmis bir adamim, bu kadar kitabi okuyacak bos vaktim yok, gidin ve bana bunlarin daha azaltilmis halini getirin.

Bilgeler gitmis ve bir on yil sonra tek essege yuklenmis kitaplarla gelmisler.

Imparator bunlari gorunce, aradan 20 yil gecti, ben eskiden genctim ama artik omrum de kisaldi, istesem de bu kitaplari okumaya zamanim yetmez, gidin ve daha da ozetleyin insanlik tarihini, demis.

Bilgeler gitmis ve bir 5-10 yil sonra tekrar gelmisler. Bu defa ellerinde tek bir kitap varmis.

Bu sirada artik hukumdar yataga dusmus, olmek uzereymis. Elinde kitapla yattigi odaya giren bilgeye, goruyorsun halimi, omrum son buldu bulacak, bu bir kitabi bile okuyacak gunum kalmadi, insanlik tarihinin ozeti olan bu kitabin ozunu sen soyle bana, demis.

Bunun ustune bilge, hukumdarin kulagina uzanmis ve "dogdular, aci cektiler ve olduler" demis.



Salı, Şubat 09, 2010

Topuklarin nokta nokta bas gelin

Evim tam ev oldu. Geleni gideni eksik degil. hatta mart ayinda sunlar sunlar geliyor, siz su aya gelin gibi ayarlamalar bile yapar oldum. Genelde yatili misafirim var. Gerci gelenler pek misafir gibi degiller. S. farkinda degil gelen gidenin. O hep calisiyor. Cok calisiyor. Canim.

Keske yasli bir misafirim gelse. Erkek olsa. Burnuma yasli adam kokusu gelse. Oksurugune aldirmadan tutun saran, sert ve kirisik elleri, yuzu tutun kokan.
Insana etrafinda ya bebek ya da yasli lazim. Vicdan icin, merhamet icin, sabir ve huzur icin gerekli sanki. (sakin akliniza hep annemin aklina gelen gelmesin!)

Hadi oynayalim. Tikla, oyna! Oynamayanin kaynanasi olsun :)