Salı, Temmuz 29, 2008

Honey

Bugün teyzemle bögürtlen toplamaya gittik. Yolda teyzem "Bosver, Türkiye`ye dönme. Cok üzülüyorum ben. Orada essek gibi calistirirlar seni. Bir koca degil mi? Koca burada da bulunur hem hayatini yasa, ne evlenmesi, keyfine bak biraz. Kutu gibi kücük bir ev kurariz sana, mis gibi calisir, tatillerinde de dünyayi gezersin. Gel gitme, pisman olursun sonra" dedi.

Bir kac hafta önce annem, teyzemi Almanya`ya yolcu ederken, "Bak aman ha, yine bir is cikarmasin T.T. kesin dönsün artik okulunu bitirince. Güzelce evini, yuvasini kursun artik. Git, ona böyle söyle, mutlaka dönsün!" demis teyzeme.

Ben ne diyeyim simdi bu ikisine
:)

Salı, Temmuz 22, 2008

Neler geldi gecti say deli gönül

Eskiden köyde bir sürü kiz vardi. Her evin bir kac kizi. Bizim gibi sadece yazlari gelmezler, hep orada yasarlardi. Köy kizlariydi. Bir tane ev vardi. Kizlarinin teybi vardi. Yerel sanatcilarin kasetleri vardi. Evin büyük kizinin sesi güzeldi. O da söylerdi, o kasetlerden ezberledigi türküleri. Gözünün biri kördü. Kizlarin hepsinin hayali büyük sehre gelin gitmekti. Baslari isten kalkmazdi. Hep isleri vardi. Isleri yoksa da kanavice, dantel falan örerlerdi. Bazen sesleri, bagirtilari gelirdi. Abileri ya da erkek kardesleri onlari döve döve köy yoluna kadar düsürürlerdi. Kimse ses etmezdi.

Simdi hepsi gelin gitti büyük sehre. Hepsinin bir iki bebesi var. Konusmalari degismis, elleri yüzleri acilmis, kilo almislar. Youtube`da dolanirken, kücükken o kör kizdan duyup da hemen hafizaya kaydettigim bir türküye rastladim. Güzel seni su yolunda görmüs idim unuttun mu, adini kücük bacindan sormus idim unuttum mu, diye sözleri olan.

Çarşamba, Temmuz 16, 2008

14.07.08 güzel bir sabahti

Sunum harika gecti. Cok cok alkis ve övgü aldim. Hatta bu dönem verilen master projelerinin en iyisinin benimki oldugu bile söylendi ;)

Sevgili Limoni`nin dedigi gibi, okumakla ilgili, artık okumayanın anlayamayacağı streslerin bir kismi geride kaldi. Yazili teslimi yapmadim henüz, ki abuk bir durum bu biraz, ama hocalar bir babalik yaptilar bana, sagolsunlar.

Artik okumayanlarin, bu dertleri okumaktan usandiklarini tahmin edebiliyorum, ama tam da su tepede Kavafis`den alintiladigim söz gibi, ömür nasil tükeniyorsa yeryüzünde, bu kösenin payina düsen de o oluyor.

Perşembe, Temmuz 10, 2008

Teyzen hanim, süremizin sonuna geldik, son olarak ne söylemek istersiniz?

Tez bitmedi. Bir ay uzatma aldim. Fakat önümüzdeki pazartesi sunumumu yapacagim yine de. Yazili teslim de bir aya kadar biter mi, emin degilim. Essek gibi calisiyorum. Sabah erkenden kalkip, gece yarisina kadar. Aci cekiyorum. Usandim.

Neyse... Dün mübarek bir rüya gördüm, hayirlar olsun. Hic olmayan bir kadin hocam varmis okulda. Onun odasinda oturuyoruz falan, o biliyor tezin uzadigini, okulun daha bitmedigini. Bana, Floransa`da calismak ister misin? diyor. Bilmem ne yaratici bir seysi yönetici (hemi de yönetici!! neyse artik) kadrosu acmis ve bu hocama da direkt bildirmisler, birini önerir mi acep, diye. Bir kac saniye düsünüyorum; peki su, peki bu ne olacak, diye. Yemisim hepsini, diyorum icimden.
Tabiiiii, cooook isteriiim, diye cevap veriyorum.
Yolum acik olsun..:)

Salı, Temmuz 08, 2008

Bugün

Sabah uyandigimda (uyanmam gerektigine dair kendime baski yapmaya basladigimda) belim feci agriyordu. Yatakta dizlerimin üstüne cöküp, belimi biraz germeye calistim. Sonra, pozisyonumu pek bozmadan, dizlerimin üstünde, kafami yastigimin altina gömmüs olarak beklemeye basladim. Meger 20 dakika kadar o pozisyonda, uyumusum!

Atladim bisiklete bir copy shop`a gittim. Daha önce de gittigim bir türk vardi, ona gideyim, iki laf ederiz de acilirim belki, dedim. Adamin surati uykusunu alamamis olmaktan, benimkinden beter kaymisti. Sinirliydi. Istedigim baskilari almadan, onlarca gecersiz bahane siralaya siralaya, beni neredeyse kovar gibi gönderdi.

Baska bir yer vardi, hadi oraya gideyim, dedim. Bu dedigim cok özel bir yer. Bir apartmanin kapisindan giriyor, apartmanin arkasina düsen minik bahcesine geciyor, oradan da sol yanda kalan kapidan asagi dogru iniyorsunuz. Taa apartmanin girisinden baslayarak tüm yolu doldurmus olan oyuncaklar, posterler, kartlar, neler neler, indiginiz bodrum katinda göreceginiz manzaraya alismanizi sagliyor. Iceride saatler gecirip de, bir an bile bosluga bakma sansi yakalayamayabilirsiniz, ki bos yer yok. Dolu, dolu, her yer ilginc, rengarenk nesnelerle dolu.

Alman bir cift isletiyor orayi. Onlar uykusunu iyi almisti. Hele ellisine yaklasan kadinin üstündeki mini, yeni yetme genc kiz elbisesi uykusu olani bile uyandiracak cinstendi. Bir ayagi aksayan bu kadinin bacaklari, ondan onlarca yas kücük olan bana tas cikarirdi.

Basilmasi, kesilmesi gereken islerimi, genc bir oglan özenle yapti, neredeyse bir saat ugrasti ve onca ise cok cüzi bir miktar ödeyip, ayrildim.

Pek severim bu Sezen Aksu sarkisini. Canim cekti, dinleyeyim.