Perşembe, Kasım 29, 2007

Insan miyim, mahluk muyum, yoksa ekilir bicilir bir nebat miyim?

Ben kücükken, cok kücüktüm. Bira sisesi, mercimek gibi isimlerim vardi. Ilkokula kücük bir kasabada basladim. Ögretmenim seve, öpe okumayi yazmayi ögretti bana. Sonra sehre tasindik. Yeni ögretmenim, o kisa hayatimda henüz hic görmedigim kadar sari saclara sahip -tabii ki boya- kilolu, güzel yüzlü bir kadindi. Subay karisiydi, subay cocuklariyla özellikle ilgilenir, ben ve benim gibi maddi yönden pek de parlak olmadigini ilk bakista belli eden ögrencilere cok net sekilde kötü davranirdi. Kasabadaki sevildigim, simartildigim ortamdan sonra yeni okulum benim icin tam bir kabustu. O, Allah`in belasini coktan ve tadini getire getire verdigini umdugum kadin, tüm hayatimin gidisatini belirleyecek ilk yillarimda bana büyük bir darbe vurdu.

Ben aslinda cok baska bir yöne gidebilirdim. Mesleki olarak kastetmiyorum, halimden cok memnunum ama hisli cocuktum iste, erken yaslarda yipranmaya basladim. Cok sonradan, o yillardan kalma sinifca cektirdigimiz bir fotografimizi buldum, ögretmenin suratinda epey bir topluigne deligi vardi. Demek ki o vakitler hirsimi öyle almaya calismisim kadindan.

Ilk kopyami büyük ihtimal lisede cekmisimdir ama hic hatirlamiyorum nasil yaptigimi. Ama cektim.

Cep telefonuma zaman zaman bagli olup, zaman zaman varligini unutuyorum. 3. telefonum su an kullandigim. Ilk telefonumu cok önceki yazilardan birinde bahsettigim Mustafa bey ile almaya gitmistik, o benden cok sevinmisti niyeyse. Bir kac ay sonra da bana harika bir bisiklet almistik, ona da cok sevinmisti. Ilk kullandigim telefon Nokia ve melodisi Dawn(yanlis yazmis da olabilirim) idi. Halen o melodiyi bir yerlerden duysan heyecanlanirim. Arasin artik beni, diye bekledigim varmis o vakitler demek ki. Ne heyecan yapmissam artik.

En sacma huyum, cok sacma huyum var galiba. Kafam üsür benim. Ya da öyle hissederim hep. Yazin bile olur bu bazen. Geceleri yastigi kafamin altina degil üstüne koyarim ve yorgani da kafama cekip uyurum. Bir kac yil önceye kadar bere takip yatiyordum, teyzem kizdi, böyle alistirma kendini, ilerde kocan olursa yakisik almaz, dedi, takmayi biraktim.

Ask, güzel bir sey. Asik olmak güzel, bana asik olunmasi daha mutluluk verici. Cok sükür eksikligini hissetmiyorum uzun zamandir. Zati muhteremi de burada saygiyla aniyorum.

En sevdigim bloglar, ben hangi birini diyeyim, yandaki liste ve henüz listeye eklemeyip ama düzenli takip edip, zevkle okudugum bir sürü blog var.

Attigi top icin Elektra`ya tesekkür edip topu Sofra ve Miso`ya atiyorum.

15 yorum:

elektra dedi ki...

:)) tam, teyzen farketmedi sobeyi, haber vereyim diye gelmiştim ki, topu yakalayıp fırlatmışsın bile...)en saçma huyun hayrete düşürdü beni. kafanın üstünde yastıkla nasıl uyuyabiliyorsun yahu?:))

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Şu insanın insana ettiğini, akrep etmezmiş insana kardeşim.:(
Büyük ihtimal ne yaptığının farkında olmadan yapmıştır, yaptıklarını da, neye yarar?
Olsun, varsın. Şimdinin keyfini çıkar, sen de.
:)

teyzenteyfik dedi ki...

Elektra,
kac g�nd�r farkettim ama firsat bulamamistim bir t�rl�. Zaten senin yazdiklarini keyifle okuduktan sonra, biri beni sobelese ben neler yazardim acaba, diye d�s�nm�st�m.

Bak, d�n gece bir ara yastigin �st�ne koydum kafami, simdi hafif basim ve bogazim agriyo, �s�m�s�m! :)

Yastigi kapatinca tamamen baska bir d�nyaya geciyorsun, pamuklarla y�nlerler sarilmis bir alemde r�yalarini izliyorsun, yumusacik, mis..:) Nefes alabilmeyi basarabilirsen, dene derim.

teyzenteyfik dedi ki...

Ekmekcikiz,
evet, insanin insana ettigi az degil.

tabii ki keyfini cikariyorum simdinin, zaman zaman ariza yapsam da :)

elektra dedi ki...

teyzen, ben çift yastıkla kafasını göğe dikip yatan biri olarak düşünemiyorum bile yatakla hizalı bir baş boyun durumunu ya:)) ne ilginç bir şey. derler ki anne karnında geçirdiğimiz 9 ayla çok yakından ilgiliymiş yatarken kendimizi iyi ve de rahat hissettiğimiz şekil. ben anamın midesini ya da o nahiyedeki bir organını yastık yapmışım herhal.illa kafam yüksekte olacak:))

sinem (adacim) dedi ki...

Bir öğretmen olarak yazının ilk bölümünü okumak üzücü. Bu mesleği yapan insanların, çocuklar üzerinde en ufak bir hareketlerinin bile kalıcı izler bıraktığını bilmeleri gerektiğini, ha eğer bunu doğru beceremiyorlarsa da yapmamaları gerektiğini düşünüyorum. Şu bere olayını bırakmanın da çok isabetli bir karar olduğunu belirtmeden de geçemeyeceğim:))

Adsız dedi ki...

Üstteki yorum benim. Nasıl da kendimi deşifre ettim.

Bambi dedi ki...

teyzen teyfik seni ben blogumda sobeledim kendinle ilili 7 gercek

teyzenteyfik dedi ki...

Adacim,
böyle cürük meyveler de oluyor arada iste..:)

Aslinda bere olayina tekrar dönebilirim her an, buralar buz gibi ya!

teyzenteyfik dedi ki...

Bambi,
tesekkürler.:)
En kisa zamanda ödevimi hazirlayacagim.

sevgiler.

teyzenteyfik dedi ki...

Elektra,
ben de eskiden cok yüksek yastik kullanirdim.
Simdi kendimi her duruma tamah eden, cilekes, buldugu yere kivrilip yatan bir dervis gibi hissediyorum, yastiksiz yatinca.

Abarttim tabii ki:)

Adsız dedi ki...

Sevgili Teyzen,
Ben bu sobe oyununu pek bilemedim. Google'dan biraz aradım hatta ama genede pek anlamadım desem yanlış olmayacak. O yüzden dünden beri ne yapmam gerektiğini düşündüm. Zaten gerçek hayattada toplum içinde böyle bir etkinlik (dans, toplum bakarken alkış ya da bir oyun) varsa ben yavaşça sıvışırım oradan. Utangaçlığım tutar. Şimdide bu işten sıvışmanın bir yolu sanırım oyunun kurallarını anlayamamaktan geçmekte. Lütfen beni sobelemeyin, zaten fasulyeden oynuyorum (hatırlatma; küçükken oyun oynarken, arkadaşlarımızın küçük kardeşleri oyuna dahil olmak istediklerinde "tamam fasulyeden oynasın" derdik. yani bir nev-i oyun dışı şifresi).
Sevgiler,
Ahmet

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ozellikle 1980'den sonra, "hic bir sey olamadi bari ogretmen olsun" ideolojisi pekistirildi. Bu ordu subay mensubu kisilerin karilarinin ogretmenligi bence bir arastirma konusu...Evde oturmayayim diye bari bir iki cocuk doveyim diye yaptiklari bir sey mi bu ogretmenlik (hani kocalari bir iki halk cocugu asker tokatlarken)? Yoksa diger subay cocuklarinin ayricalikli buyumelerine hizmet icin yapilmis bir fedakarlik midir? Gercekten birileri arastirmali...Ben hala iyi bir SubayKarisiOgretmen'le karsilasmadim da...Ha bir de oyle bir kuruntulu, kibirli, cokbilmis halleri de vardir de mi...

teyzenteyfik dedi ki...

Elestirel G�nl�k,
benim okulumda cok fazla subay karisi �gretmen vardi. Belki de dedigin gibidir, "haydi hanimlar okula" kampanyasinin �r�nleridirler.:)

Ama ortaokulda bir tane ingilizce �gretmenim vardi, subay hanimiydi o da. Cok tatli bir �gretmendi o.

teyzenteyfik dedi ki...

Sevgili Sofra,
�ncelikle kisaca oyunu anlatayim. Zaman zaman b�yle sobeleme, mimleme oyunlari cikiyor piyasaya. Yapmaniz gereken cok basit, sizi sobeleyen kisi ne yapmissa siz de aynisini yapiyorsunuz. Mesela ben 7 baslik altinda, o basliklarin bana cagristirdiklarini ya da benim icin ne anlama geldiklerini yazmisim. Sizin yapmaniz gereken de ayni basliklari (kirmizi olanlar) kopyalayip, devamini kendinize g�re getirmeniz.

Ilk baslarda ben de pek hazetmiyordum bu sobelenmeden ama cok keyifli yazilara vesile olabiliyor bazen.

Tamam ama, varsin sizin adiniz mizikciya ciksin bu alemde.:)

Sizi sobelerken tabii ki cok fazla benzer seyler yazmanizi beklememistim ama mesela s�yle yapabilirdiniz: Ben k�c�kken, bilmem nerenin, bilmem ne firinindan ekmek alirdim. Ya da Ben aslinda, s�tlaci hic sevmem ama bilmem kim usta �yle bir yapiyor ki, yemeden duramiyorum... Ask, peynirli pide demektir... Gibi..:)

Saka bir yana, tabii ki oynamak zorunda degilsiniz. Benim de mizikcilik yaptigim oldu:)

Sevgiler