Cumartesi, Nisan 21, 2007

Nobel ödül töreni


Bir kadinla tanistim gecen gün. Orhan Pamuk`un Nobeli aldigi ödül törenine katilmis, hatta verilen yemege bile. Yaaa!!!
Daha ilginci onun evinin balkonunda otururken bana cok güzel bir cay esliginde(findik kokusu geliyordu caydan ama tam olarak ne karisimi oldugunu cözemedim) anlattigi eski is deneyimlerinden birkaciydi. Almanya`da yasayan, psikolojik problemleri olan yabancilari tedavi eden bir kurulusta calismis bir kac yil. Bir adam varmis orada. Yüzü hic gözünün önünden gitmiyormus. Angola`da ic savas sirasinda tam 26 yil hapis yatmis ve en sonunda akrabalari tarafindan Almanya`ya kacirilmis bir adammis bu. Almanya`da tutuldugu rehabilitasyon merkezinde, adamin odasinda parmaklik seklinde bir demir parcasi varmis hep. O parmaklik olmadan hic bir yerde duramiyormus adam. Gözünün önünde parmaklik oldugu zaman sakinlesiyormus.

Bir de kadin varmis hic unutamadigi. Tunceli`den gelmeymis. Anlattiklari, köyünün yakilisi, babasinin gözlerinin önünde öldürülüsü, hepsi, benim tanistigim kadini dinlerken cok aglatmis, geceleri rüyalarina girmis. Yine dayanilmaz acilarin anlatildigi bir görüsmeden sonra kadin birden acili sesini degistirip, iltica basvurusunu kastedip, "Oturum iznini verirler degil mi, pasaport verirler degil mi bana?" diye sormus. Bizim kadin bu cümleden, diger anlattiklarindan daha cok carpilmis. "Inanamadim, o anlattiklarinin üstüne nasil birden bire bunu bana sordu? Belki de hepsi yalandi, tek derdi Almanya`ya yerlesmekti" dedi. Bu sorunun cevabindan hic bir zaman emin olamamis. Iki ihtimal de cok carpici ve kötü. Belki öyle hirsli ki Almanya`ya yerlesmek icin, ürkütücü yalanlar söyleyebiliyor. Ya da o kadin icin öyle dayanilmaz bir fikir ki yeniden Türkiye`ye dönmek, diger anlattigi acilarin hemen ardina bunu koydugunda hic igreti durmuyor onun gözünde.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

onca olan bitenin ustune, bir de yasadigin topragi birak, baska bir memlekete yerlesmeye calis, o da kesin olmasin. elbette tek endisesi pasaport ve oturma izni olur insanin.

New York Muhtari dedi ki...

bazen ben de Amerika'da yasamak icin soylenen yalanlari, ya da yapilan anlasma evliliklerini duyunca hayretler icinde kaliyorum.

Adsız dedi ki...

şu iki genç -belki sevgili, belki arkadaş, ne farkeder-, gölün kıyısında oturmuş, kupalarla şarap içip oltayla balık tutuyorlar. bense burada neler yapıyorum. gözünü sevdiğim ama adeletini sevmediğim dünya.

bence gerçektir. dinleyenler olarak olayları yaşayan insanların o acıları sürekli olarak yaşamalarını bekliyoruz, onlarsa tekrar tekrar yaşamak istemiyor, ileriyi daha çok düşünüyorlar.

Adsız dedi ki...

güneş batarken su da Bordeaux renkte bu arada.

Fulya dedi ki...

Benim simdiye kadar burda karsilastigim tum iltica vakalari yalan. Ben cok kiziyorum,uzuluyorum. Agir laflar soyleyebilirim. Hemen simdi surda kendimi kaybedebilirim...
kaciyorum

teyzenteyfik dedi ki...

Pelin,
evet, eger gercekse o kadinin yasadiklari cok daha da zor belirsiz bir gelecege sahip olmak. Cok fena cok.:(

New York Muhtari,
hosgeldin. Pek ic acici bir yaziyla karsilamamisim seni ama genelde böyle benim ellerde durum. Evet, yalanlar beni de hayrete düsürüyor ama ben kimseyi kinamadigimi söylemeliyim. Baska bir ülkede yasamak hic de kolay ve güzel bir sey degil. Bu tercihi yapmak zorunda olmak en kötüsü.

Sinirli ve cok sinirli Sim,
evet, onlarin fotograflarini cektigimde cok keyifli görünüyorlardi. Ictikleri biraydi ve iki genc kizdi onlar. Gerci yine de sevgili olabilirler tabii ki, bilemeyiz.
evet, gercek olma ihtimali yüksek bu olayin. Ki bu gercek degilse bile gercek olan cok benzer hikayeler var. Hem düsünsene, kadinin birden o havadan kurtulmasi bizi onun adina mutlu etmiyor. Ama neden ki? üzülmeye devam etmeliydi, acisini her saniye görmeliydik yüzünde, diye düsünüyor ve tersi gerceklesince süpheleniyoruz ondan. Ah, insanoglu insanoglunu hic anlamiyor, böyle biline.

Fulya,
evet, sinirlenmeden edilmiyor ama dedigim gibi ben hic bir konuda olamadigim gibi bu konuda da net bir yargiya sahip degilim(büyük laf ettim galiba, allah pisman etmesin), toptan bir fikir beyan edemem. Ama dedigim gibi, hic kinamiyorum yapanlari da. Zaten sinirlara tepkilidir özüm :)
Taa kac yil önce Mine Kirikkanat`in bu konuyla alakali bir yazisini okumustum. Bir defa o vakit kizmistim böyle yapanlara ama gecti o da.:)

Fulya dedi ki...

Bazi olagan ustu durumlar disinda(onlar da yok denecek kadar az), acikca dusmanlik, vatan hainligidir kendi cikari icin hikayeler anlatip ulkeyi kotulemek.
Bunu okumus genc insanlar da yapiyor ustelik.
Gecen yil, 6 yildir burda olan bir pakistanli aileyi sinir disi ettiklerinde uzulmustum. Nedeni de su davalarin bu kadar uzun surup insanlarin burda bir hayata baslamis olmalari. Belki gerekceleri bile dogruydu onlarin.
Ama ulkeme yapilan uyduruk iftiralar bana dokunuyor. Onlar sonra nasil tatile gidip, nasil hicbirsey olmamis gibi yasiyorlar cocuklarina neyi nasil ogretiyorlar merak ediyorum dogrusu.
Cok kotu bir konu bu yazasim kizasim geliyorrrrrrrr:((((((