Perşembe, Aralık 13, 2007

13 Aralik

Yaslilar cok güleryüzlü burada. Elbette ki geneli degil ama cogunlugu öyle. Hem güler yüzlü hem de bakimlilar. Hele bazi yasli kadinlar ve onlarin saclari. Öyle güzel topuzlari var ki. Son 40 yildir her sabah ayni sac modelini yapmanin verdigi bir pratiklikle carcabuk, neredeyse kullandiklari tokalari bile görünmeyecek sekilde ustalikla yapiyorlar. Otobüste ya da orada burada rastlayinca dikkatle inceleyip ayni modeli kendi saclarima yapmak istiyorum ama hic bir vakit basaramiyorum.

Buradaki yaslilar mutlu ölmek istiyorlar galiba. Yasadiklari son günlerin de bile geride kalanlarin onlari mutlu ve tertemiz hatirlamasini istiyorlar belki de. Cocuklari ürkütmemek icin bile giyiminize kusaminiza özen gösterin, gibi bir cümle var aklimda ama nereden hatirladigimi bilemiyorum. Belki bir Dostoyevski romanindan olabilir.

Bizde ise yasliligin degeri, gördügü gecirdigi dertlerle ölcülür. Dert cekmis olmak, o cektigin derdi ölene dek üstünde tasimak bir bilgeliktir sanki. Agirligi, saygidegerligi oradan gelir sanki yasliligin.

Bakimli, neseli bir yaslinin yüzünde ölümü, hayattan coktan vazgecmis, mutsuz bir yasliya nazaran daha net görüyorum. Birincisinde halen hayat var ve ne yazik ki o hayat cok gecmeden bitecek.
Bugün, calisirken arkamda bekleyen yasli bir kadin "sana saclarinin cok güzel oldugunu söyleyen biri var mi etrafinda, bunu söylüyorlar mi sana?" diye sordu, gülümseyerek. Ben de cekine cekine "evet, iste, bazen" diyebildim.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Teyzen,
Yazının tamamına katılıyorum. Gerçektende bizde belli bir yaşın üzeri, genellikle karamsar anılarını anlatarak ayakta dururlar, bu anılarla öğünürler. Onların yaptığı bu hatalardan ders almak gerekir. "Cocuklari ürkütmemek icin bile giyiminize kusaminiza özen gösterin" bu cümleyi daha da çok sevdim. Zira haklılığına çok inanıyorum.
Mutlu ölmek konusunda sana bir örnek vermek istiyorum. Amcam bir Alman hanımla evli. 65 - 70 yaşında falanlar. Herhalde 1960 yılında evlenmişler. 1990 yıllarında Türkiye ye kesin dönüş yaptılar ve Bodrum'a yerleştiler. Kadının başına gelmeyen kalmadı Türkiyede. Ama yaşama enerjisi korkunç. Amcam ise kendinden geçmiş. Dünyadan habersiz yaşamakta. Yenge geçen yıl kararını verdi "Ben mutlu ölmek istiyorum". Almanyaya dönme kararı aldı. Orada bir huzur evine yerleşti. Amca ise burada kaldı. Yaklaşık 1 yıl dayanabilmiş bu mutlu ortama, 1 ay önce geri geldi. Ben bu keşmekeşe alışmışım, huzur fazla geldi diyor. Yani sanmayın ki bilmem kaç yıllık evliler, o yüzden geldi. Kesinlikle hayır. Gerçekten de Türk ve Türkleşmiş Alman komşularının hengamesini özlediği için gelmiş. Gözleri çok çok az görüyor, çok çok zor yürüyor ve bir çok daha sağlık sorunu var ama O burada.
Huzurun fazlası biz Türklere ya da Türkleşmiş yabancılara fazla geliyor. Akdenizli kanı farklı bir şey. Huzur bize iyi gelmiyor.
Sevgiler,
Ahmet

Deniz dedi ki...

Benim disarida, kutuphanede falan oldugum vakitlerde genelde sokaklarda sadece yaslilar ve bebekli anneler oluyor. Cok takiliyorum haliyle yaslilarla. Bizimkiler iyiler hoslar da yardim etmek isteyince sinirlenenleri cikiyor arada, ona uzuluyorum. Ben o beceremez diye degil sadece oyle alistigim icin, isi daha cabuk bitsin diye yardim ediyorum halbuki. Hanim teyzem kwndini hala kendi kendine yetebilir hissetsin diye agir yagmurda camurda paketlerini suruklemesini, yorulmasini izleyip de yanindan yurumek cok kaba geliyor ama kendileri bilirler.

Bir de can cikmayinca huy cikmiyor amcalari var, bildigin asiliyorlar. Hem de hayvan gibi. Ilk defa seksen kusur yasinda bir amca tafarindan sozlu tacize ugradigimda sinirim bozuldu, gulmeye basladim. Bisi diyemedim bile, adamin hayatindaki son neseli goruntu olmusumdur belki diyerek kendime pay bile cikardim ama bir degil uc degil, hollandalilarin yaslilari azmis sekerim. Artik bizi kimse ciddiye almaz diye dusunup rahatliyorlar midir nedir?

Adsız dedi ki...

ne güzel bir tespit olmuş! beni sarsıp kendime getirdiğin için çok teşekkürler TT
sevgiler
kulpsuz

Not: bu arada topuzları da pek merak ettim, çok severim de...

Sanem dedi ki...

O teyze yüzünü ona döndüğünde gözlerin için de ayni şeyi demedi mi?

Sevgiler
S.

teyzenteyfik dedi ki...

Ahmet bey,
demek benim arada huzursuzlanmalarim, olmadik yerde kendimi dert denizinde yüzüyormus gibi hissetmelerim hep bu türklesmeden ileri geliyormus ha?

Mümkündür :)

Ama ben de biraz almanlastim yani, onun bedelini Türkiye`ye döndükten sonra cok agir ödeyecegim gibi geliyor bana.

sevgiler

teyzenteyfik dedi ki...

Deniz,
evet, huysuzlari cok cok fena oluyor, laftan anlamiyor. Ama her yerde yaslilarn böylesi vardir sanirim.

sanstan ben öyle pek kötü taciz örnegine raslamadim henüz. Hatta hic tacize ugramadim bir yasli tarafindan! Korkunc bir tecrübe, gecmis olsun! :)

teyzenteyfik dedi ki...

Kulpsuz,
neden seni sarstim? Yoksa neseli degil miydin sen de bu siralar? Eger öyleyse, kesinlikle bu yaslilari örnek almakta fayda var. Gerci bunlarin pek güzel bir emekli maaslari var. Yani durumlari nese sacmaya oldukca müsait, bunu da unutmamak lazim.

Keske topuzlarin fotograflarini cekebilsem. Belki bir gün cep telefonumla cekerim bir yerlerde rastlarsam. Gizli gizli cekmeyi becerebilirsem...:)

Sevgiler.

teyzenteyfik dedi ki...

Sanem,

yok be canim!
Öyle bakar bakmaz carpan bir güzellik karsisinda denir o kadari. Benim karsimda degil!
Yok, saca iltifat aldigimiza sükredelim. :)

cok sevgiler

Adsız dedi ki...

Yaslilari bir cins yaratiklarmis gibi gormek tuhaf geliyor bana. Huysuz yaslilar, laf anlamayan yaslilar (sanki bizim lafimiz anlasilmaya cok degermis gibi!), sevimli yaslilar, sevimsiz yaslilar... Sonucta benden daha once dogmus biri, bana sevimli olmak zorunda mi? Bebek gibi.

www.elifsavas.com/blog

teyzenteyfik dedi ki...

Elif,
ama hic bana benzemiyorlar onlar, tabii ki tuhaflar! :)

Cocuklar da öyle. Onlar da baska bir yaratik türü.

Benden daha önce, cok daha önce dogmus olmasi onu zaten benim icin cok bambaska biri yapiyor.

Elbette bana sevimli olmak zorunda degil. Kimse kimseye sevimli olmak zorunda degil. Ama zorunlu olmamasina ragmen sevimli ve sevecen ise neden bunu dile getirip, kendilerinin karsisinda saygiyla egilmeyelim ki.

Efendim yaslilar ikiye ayrilir...:) Gecen gün Reha Erdem`in "Korkuyorum Anne" filmini izledim. Orada hep b�yle basiyorlar ya cümleye...:)