Ocakta pirasa var, birazdan hazir olur. Karnim ac.
Keske ben dansci olsaymisim. Ne güzel olurdu.
Canim gevezelik yapmak istiyor bugün. Evde yalnizim. Arayip görüsmek, konusmak istedigim kimse de yok. Yemek yedikten sonra New York Stories filmini izleyecegim. Iki tane daha, iyi filmim var ama ne türkce ne de almanca altyazilarini bulamadim. Biraz daha bakinacagim, belki bulurum. Birisi "The Tango Lesson" digeri de Simon`un önerdigi "Forest of the gods". Hayat ne ilginc. Dilim sismis, konusasim var ama tek kelime konusmadan yatagima gidecegim gece sonunda. Yok, keyifsiz degilim.
Eski arkadaslarimi özledim. Hepsiyle halen görüsüyorum ama eskisi gibi degil tabiki iliskiler, ki ben artik hep cok uzaktayim. Onlari degil de kalabalik zamanlari özledim galiba.
Size birini anlatayim mi, aklimda kaldigi ve bildigim kadariyla?
...
Tek erkek kardesinin torunu ayagini kirmisti. Kalkti Izmir`e hasta ziyaretine gitti. Iki gün sonra, anneler gününde cocuklarina telefon geldi. O ölmüstü. Anneleri ölmüstü. Cigerlerine kan sicramis. Ailenin hafiza kayitlarina ölümü bu teshisle gecti.
Birer birer memleketine dogru yola cikti herkes, cenazeyle eszamanli. Cenazesini getiren otobüs onu gömülecegi köyün yolunda bir kasabada, yol kenarina birakmisti. Toplanip ayri otobüslerle gelen kalabalik onu ilk otobüslerinin penceresinden gördü. Birden hava karardi sanki, titreme geldi herkese, tüm otobüslerden birer ikiser kizlari cikiyor, kosarak, kendilerini tabuta dogru atiyorlardi. Tabut görünmez olmustu. Kürtce agitlar yükseliyordu. Zaten agitlar bir tek kürtcede bu kadar etkileyici ve yanik dediklerindendir. Evinde ölmedi, elin evinde öldü. Son sözünü söyleyecek kimsesi yoktu basinda. Bu cümleler agitlarin en acikli yeriydi.
Vasiyeti vardi, öldügünde, yillardir evinin en güzel kösesinde asili duran fotograf koynuna konulacakti, öyle gömülecekti. Bir de 55 yildir, kani yikanmadan bekletilen, sandiginda duran o gömlek girecekti tabutuna. Sevdigi, tam yedi yil nisanli kalip, askerden dönmesini bekledigi adamdi o fotograftaki.Ve onun kanli gömlegi.
Cenazede fotograf hazirdi ama gömlegi bir türlü bulamamislardi. Kocasi hepsinden cok istiyordu karisinin, o bir defa bile yüzüne gülmedigi, hep sikayet ettigi, hep baskalarina asik oldugunu yüzüne söyledigi karisinin bu vasiyetini gerceklestirmeyi. E yabanci miydi sanki fotograftaki adam? Onun da biricik kardesi degil miydi o? Sonradan zorla evlendirildigi karisi, biricik kardesinin sevdigi degil miydi aslinda?
Bir sevgi ölüm gelince mi anlasilir. Bir ölüm bir insana bu kadar mi cok pismanlik yasatir. Ya da hayattayken tek bir an bile yüzüne gülmedigi karisi icin seksenine yakin bir adam bu kadar mi güzel agit yakar. Yüzünü acin göreyim, sacini bir defa öpeyim diye bir cocuk gibi böyle mi yalvarir bir adam?
Aradan bir yil gecmeden karisinin yanina gitti yasli adam da. Ölmeden önce yapmak istedigi tek bir sey vardi. Baska bir kentte olan o fotograftaki adamin mezarini alip, karisinin yanina getirmek, oraya gömmek istiyordu. Olmadi. Kanunlar, kurallar, olmayan kayitlar buna izin vermedi.
Cumartesi, Ocak 06, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
19 yorum:
bızde cok özledık o güzelım zamanları.içimizde hala bir umut var bunları yenıden yaşamak için.iyiki varsınız.figo-bero
uzak olsakta sorun değil.görüşebılıyoruz ya:)en güzeli.
hikayeye başlamadan önceki kendin için anlattıkların, yani başından itibaren, alttaki hikaye kadar etkileyici ve ilginç bence.
Olmusu sevmek, yasayani sevmekten kolay. Olmus cevap vermez, yavas yavas sekil degistirir. Ululasir, guzellesir. Bir de yalnizlik oturdu mu insanin gogsune, olmus sevgiliyle anlasmak, hayattakilerle bogusmaktan daha guzel olur. Ondandir.
hikayen çok güzeldi.içim cız etti..
endiseliperi,
ben oraya geldigimde, eger terslik olmaz ve ayarlayabilirsek Asli ile görüsecegiz belki. Sen de gelsene?
figo ve bero,
futbolcu isimleri gibi oldu bunlar yaa...:)
Siz de iyi ki varsiniz, coook öperim, severim.
Figen,
merhaba. Dün senin dogum gününmüs!!! Iyi yillar!!!
sevgiler.
Ilkokul ogrencisi boyle yazmaz, dogrudur. ;o)
Evet, oyle dusunuyorum. Olum iyi geliyor bazen.
o eski günler ahhh ahhh
çocukluk günlerim miş benim sanırım artık çok büyümem gerekti hala da gerekiyor sizler benim çocukluk arkdaşlarım çooook özledim
oyy benim canim deremmm,
nasil da kafasi karisik simdi onun!
mantik topu ne hallere düstü, vay ki vayy.
Insanoglu, kus misali. :)
Gözümde yaş, burnumda sızı okudum yazıyı. Ne hüzünlü...
adacim,
merhaba.
ya cok da hüzünlendirmek istemezdim seni. :(
Ama hüzünlü iste..
Yine gel,
sevgiler.
Yorum Gönder