Perşembe, Şubat 28, 2008

Yolluk

Siradan günlerimin en sevdigim ritüellerinden biri, otobüs duraginda beklerken, gazete bayisinin kapi önüne dizdigi gazetelere göz gezdirmek. Her seferinde ama her seferinde, gazeteci adam dikkatle, baktigini belli etmek istercesine bana bakiyor. Icinden "e al artik bir tane" dedigine eminim. Bense, hic gözgöze gelmeden, okuduklarimin ciddiyetine kendimi kaptirmis, abur cubur degil, en agir yazilari okuyorum, görüntüsü vermeye calisirim. Henüz yenilmedim, almadim oradan gazete.

Bu sabah da ayni isi yaptim. Yerel bir alman gazetesinde, yatirildigi huzurevinde acliga terkedilen emekli bir avukatin haberi vardi. Türk gazetelerinden birinde ise, evleri yakilmaya tesebbüs edilen bir kac türk ailesinin haberi vardi. Ludwigshafen`daki olaydan sonra, internet vasitasiyla görüstügüm bir cok kisi bana, "Aman dikkat et, türkleri yakiyorlarmis orada" dedi. Hafif esprili, hafif "biz birbirimize dutgun oluruk" diliyle. "Alevileri yaktilar, aman dikkat et" ya da "bak kürt köylerini yaktilar, dikkat et", diyen hic olmadi simdiye kadar. Demek, ancak bir Türk`ü temsil ettigim vakit, böyle nazli ve kiymetli oluyormusum! Bize ancak bir gavurdan zarar gelir cünkü! Fikra gibi.

Benim bir dedem vardi, suradaki yaz tatilinde yanina gittigim dedem. Hep Cumhuriyet gazetesi okurdu. Her gün alirdi. Bir dönem, 14-15 yaslarim arasinda sanirim, okumayi denemis ama hic mi hic haz etmemistim o gazeteden. Dedem nasil da okurdu, eminim her satirini okurdu. Sabahlari cok gec kalkardi, kalvaltisini yapar, güzelce giyinir, fötr sapkasini kafasina koyar, kahveye giderdi. Aksam, kolunun altinda, kahvede epey karistirildigi belli olan Cumhuriyet gazetesiyle gelir, evde de okumaya devam ederdi. Sonra birimiz gözlerine merhem sürerdi, uyurdu (eskiden minik tüplerde merhemler vardi göz icin, gözün icine, bir bastan bir basa dogru sürülürdü. Halen var mi acaba?)
Gözleri bir gazete okurken bir de tv de cikan genc ve güzel kizlara bakarken iyi görürdü dedemin. Aksamlari, evde günes gözlügü takardi. Isik gözlerini aliyormus. Ya da bir yere bakarken elini gözünün üstüne koyar, tepedeki lambanin etkisinden gözlerini korurdu.

Dedem bir kitap yazdi benim. Epey de siir. Siirleri hic fena degil ama kitap, icerdigi önemli anilar ve bilgilere ragmen, ailemiz icin degeri ölcülemeyecek kadar büyük olan bir hatiradan ileri gidemez, bana göre. Bu kitapla ilgili, bir yayineviyle telefonda konusmasina tanik olmustum bir defa. "Tamam, ben biliyorum, kitabim yayinlanirsa Salman Rüsdi muamelesi görecegim ben bu memlekette, ama hazirim herseye, göze aldim" diyordu. O kadar sevimli bir sey ki bu, 70 küsür yasinda bir adamdan bu sözleri duymak. Tarif edemem. Belki, onu tanidigimdan ve kitabi bildigimden bana böyle sevimli geliyordur.

Simdi, her cocugunda kitabinin bir kopyasi var.
Gazete derken, nereden nerelere geldim.

Ben yarin Istanbul`a gidiyorum. Ne mutlu bana degil mi? Darisi gidemeyenlerin basina :)

19 yorum:

Anahtar dedi ki...

bu aralar istanbul`da havalar muthis guzel. ins. sen geldiginde de aynen devam eder.

keyfini cikarmaya bak =)

Aslı Cin dedi ki...

İyi yolcukuklar, iyi eğlenceler. Dedenin kitabının her çocuğunda var olması ise harika bir hatıra.

miso dedi ki...

Süpperrmiş deden. Ya biliyor musun, eminim acayip samimi bir kitap yazmıştır. Aslında basılsa çok da ilgi çekebilir. Ben okumak isterim mesela. Göz merhemlerinden bizde de vardı. En son yedi yıl önce edinmiştik. Anneanemi kaybedince bir daha almadık doğal olarak. Hatırladım, hüzünlendim şimdi.

marruu

Adsız dedi ki...

Hala var o merhemlerden.

Anneannemin de gozleri isiga cok hassasti. O da bazen evde gunes gozlugu takardi. Televizyona karsi. Cok az goruyordu. Sekeri vardi. Lazerle icine ettiler. Burada olsaydi belki cok daha iyi birseyler yapilabilirdi. Cok yanardi, acirdi. :o(

Yetmis kusur de yas mi? Bak, Amerika'da adam yetmis bilmemne, ustelik kanser, baskan secimlerine oynuyor. Belki sadece burada boyle ama yetmis filan yas degil artik.

www.elifsavas.com/blog

Adsız dedi ki...

Sevgili Teyzen,
Öncelikle sitendeki problem sanırım düzelmiş, sevindim.
Dedenin kitabını da bayağı merak ettim, böyle "Salman Rüşti" muamelesi görecek kadar eleştirel...
İstanbul'da iyi eğlenceler.
Sevgiler,
Ahmet

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

T.T.ciğim,
Benim dedem de, senin dedenle tamamen aynı şeyleri yapardı: Cumhuriyet gazetesi, göze merhem sürme zorunluluğu, ışıktan kamaşan gözler...
Ne ilginç!
:)

Hava ısmarlamıştın ya, elimden geleni yaptım; nasıl, memnun musun?
:))

Adsız dedi ki...

sen istanbul'dayken biz istanbul'a gidilemeyen yerlerdeyiz... istanbul sana iyi baksın...

teyzenteyfik dedi ki...

Anahtar,
evet, hava cok güzeldi ilk iki gün. Vapurda ter bile basmisti. Simdi simdi biraz sogudu ama buna da sükür.
Sevgiler

teyzenteyfik dedi ki...

Aslicin,
evet harika. Kitaplari ben hazirlayip, ciltletmistim. Dedem görünce de "hayatimdaki en büyük iyiligi yaptin bana kizim" demisti. Cok fazla yazim hatasi oldugunu gördükten sonra, bu fikri belki de degisti biraz ama...:)

teyzenteyfik dedi ki...

Miso,
aslinda kitap yanimda olsaydi senin icin bazi bölümleri yazmak isterdim. Ama belki sonra, annemlere gittigimde yazarim.

Sevgiler.

teyzenteyfik dedi ki...

Elif,
dogru, 70 yas cok degil belki de. Sen zaten yaslilara hic laf söyletmiyorsun. Benim onlari uzayliymis gibi sasira sasira, ilginc bir canlidan bahseder gibi anlatisima..:)

Anatol`u öp yerime. Keske öpsem onu birgün.

teyzenteyfik dedi ki...

Sevgili Sofra,
evet, sorun düzeldi sanirim. Kimse bahsetmedigine göre...

Miso`ya yazdigim gibi, ilk firsatta kitaptan bazi bölümleri yazacagim burada. Biraz merakinizi giderir belki bu.

Cok sevgiler

teyzenteyfik dedi ki...

Ekmekcikiz,

pazartesi günü, o günesli gün boyunca defalarca geldin aklima.

Önümüzdeki pazartesi cok önemli bir görüsmem var ve sonucunda cikacak karar pek önemli benim icin. Ona da bir el atabilir misin?
:)

Sen benim dilek agacim oldun artik. Zaten öyle pozitif ve tatli birisin ki, senden iyi dilek agaci bulamam ben.

teyzenteyfik dedi ki...

Hickimse,
üzülme, sizin de en kisa zamanda yolunuz düser buralara, hatta belki Istanbul`a uzak ama daha da güzel baska yerlere...:)

New York Muhtari dedi ki...

Sanirim eskilere karsi meragim oldugu icin, bu yazin ozellikle cok hosuma gitti. Dedeni ne guzel anlatmissin..

Bu arada daha bir suru yazacaktim ama son cumleye takili kaldim.. Keske ben de Istanbul'a gidecek bir ucakta olsam simdi ... cok kiskandim...

Iyi seyahatler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Bugün, belki de tam bu saatlerde yaptığın veya yapacağın görüşmen senin için çok güzel sonuçlar getirecek.
Öyle olsun istiyorsan, iyi sonuçlanacak.
:)
Sonucu, merakla bekliyorum.
:))

teyzenteyfik dedi ki...

New York Muhtarı,
yazıyı begenmene sevindim, tesekkürler:)

İstanbul'a gelince; gelen de pisman, gelmeyen de. Cok dogru bir laf ettim.:)

Sevgiler

teyzenteyfik dedi ki...

Ekmenci kız,
evet, tam yazdıgın saatlerde bahsi gecen görüsmeyi yaptım ve tam bir fiyasko oldu. Önceki haftadan konustugumuz, kararlastırılan bir cok sey hic konusulmamıs gibi davrandılar ve ben ellerim bombos terkettim orayı.:( Cok canım sıkıldı. Daha dogrusu, hic aklımda olmayan mevzulara beni heveslendirip, sabahında sarhostum, hatırlamıyorum lafları etmelerine icerledim.

Sevgiler

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Teyzencim,
Hiç canını sıkma, daha doğrusu biraz üzül ve unut gitsin.
Sonradan maraza çıkacağına baştan olmayacağı anlaşılmış, hiç değilse.
Yenisi olur.
:))