(fotografi kaldirdim, olmadi, rahat edemedim. Ne yaptigini bilmez bir insanin yüzüydü :)
16 saattir bilgisayar basinda oturuyorum. Bir kismi para kazanmak icin, bir kismi ise ilim, bilim icin kullanildi bu 16 saatin.
- Günün nasil gecti hayatim?
- Baslatma gününe! ben yattim.
Çarşamba, Mayıs 30, 2007
Pazar, Mayıs 27, 2007
Yesil daglar menekseli
Ben yine kactim teyzeme geldim. Dedim zaten, ya beni kocaya versin ya da bir kuaförün yanina, okumam ben. Hic hevesim yok. :)
Yesil daglar menekseli diye devam eden bir sarki dinliyorum simdi. Yeni yetme kuzenim gönderdi. Beni daglara cagiriyor sarki. Bizim ailede yaklasik olarak simdi kuzenimin oldugu yaslardaki her gencin duygularini costurur bu sarki.
15 yasinda falandim. Ayni müzikleri dinledigimiz komsumuzun kizinin bir yakini vasitasiyla bir kiz ile tanistirilmistik. Bizi egitmek, yönlendirmek istiyordu. Adi Elif idi kizin. Basi kapali gelirdi bazen eve. Gizlenmek, taninmamak icin yapardi bunu. Biz cin cocuklardik, öyle hemen kendimizi verecek, kaptiracak cocuklar degildik. Isin eglencesindeydik biraz da, her seyle dalga gecebilir, gülebilir bir anda tüm anlamini bosaltabilirdik. Tam dönemimizin bizden beklediklerini yapan cocuklardik iste. Elif`in yine bize kitaplar getirdigi bir günde gizlice cüzdanini karistirmistik. Kimligini merak ediyorduk ve tahmin ettigimiz gibiydi, kimlik ismi farkliydi. Bu cok zorumuza gitti, bize güvenmiyordu, hakliydi belki güvenmemekte ya da bu isler böyle yürürdü ama bizim gururumuzu kirmisti. Görüsmeyi kestik.
Yine ayni arkadaslar, ayni liseye giderdik. Lisemiz ülkücülerle doluydu. Hocalarimiz bunlarin basta gideniydi. Hayir, ramazanda oruc numarasi yapmayi yeni yeni birakmistik, artik büyüktük, yalan söylemek en ezici olaniydi. Ki bu yalana baslamak da cok agrili olmustu. Öyle hikayeler duyardim ki "bizler" hakkinda, cevap vermeye ne gücüm ne terbiyem yeterdi. Ilkokulu yeni bitirmis bir cocuktum bu hikayeleri ilk duydugumda. Neyse. Lisede ülkücü cocuklara asik olup, evde bizi egitmeye calisan Elif ile görüsürdük okul dönüslerinde.
Ayni sehirde universiteye basladim. Iki yil sonra biraktim orayi ama cok agir bir ortam vardi ozamanlar. Fakültenin reisinin eslik etmesiyle kantine iner, ancak öyle karnimi doyurabilirdim ramazanda. Cok samimi bir sinif arkadasimdi reis, cok eglenirdik onunla. Mecbur oldugundan bu ortama dahil olmasi gerektigini söylerdi bana. Sonradan cok sevdigim baska arkadaslarimin evi basilip, küpesi ya da saclari nedeniyle yedikleri dayaklarin altindan onun adi cikacakti. Ramazanda oruc tutmadigi icin öldürülen ögrencinin katilleri de onun en yakin dostlariydi. Belki o da aralarindaydi. Bir kac yil önce evinin kapisina birakilan bir paketi acarken paramparca oldugunu duydum onun. Onun bir bebegi vardi. Cok güldügümüz günlerin fotograflari var bende de.
Cuma, Mayıs 25, 2007
Gözum yolda gönlum darda
Salı, Mayıs 22, 2007
Müdür bey izin verdi söylenecek bu türkü

Sosyal sorumluluk basligi altinda bazi firmalar cesitli projeler üzerinde calisiyor ya da destekliyor. Bunlar dürüstce mi sizce? Dertleri toplum mu yoksa bu vesileyle firmaya makyaj yapmak mi? Ya da bu durumda firmaya giren cikan ne oluyor? Benim paramla gidip benim köyüme agac dikiyorlar ya da cocuklarima defter kitap dagitiyorlar. Ortada bir sacmalik var. Ya da bunlardan hangileri dürüst sizce?
Kim icin, nasıl, nerede, hangi altyapi ve kosullarla kullanilacak sorularinin cevabi midir cogu tasarim yoksa bunlar sonradan mi ya da hic mi gelmiyor günümüzde?
Tasarim yapmak ama toplumsal, kültürel, cevresel sorumluluklarini unutmadan... nasil olur ki?
Cumartesi, Mayıs 19, 2007
Perşembe, Mayıs 17, 2007
Cumartesi, Mayıs 12, 2007
Konusamiyorum
Perşembe, Mayıs 10, 2007
Salı, Mayıs 08, 2007
Pazartesi, Mayıs 07, 2007
Cuma, Mayıs 04, 2007
Perşembe, Mayıs 03, 2007
Hic mi düsünmedin sen
Bu blogun sahibi kendini cok yalniz ve mutsuz hissediyor bugün.
Niye yaziyor bunu buraya bu blogun sahibi?
Birisi bana sikica sarilsa, birazcik aglasam, gececek sanki.
Yok, herhalükarda gececek.
Salı, Mayıs 01, 2007
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)