Bu sabah gün daha agarmadan ilk kahvemi ictim. Biri italyan digeri türkiyeli/kürt iki kadinla birlikte. Ikisi de her sabah o saatlerde (03.30) uyaniyor. Önce benimle kahve ictikleri radyo binasina gelip, bir kac saat temizlik yapiyorlar ve ardindan esas 8 saatlik islerine gidiyorlar. Ikisinin de gözleri cok yorgundu. Yüzleri, uykuyu alamamanin verdigi bir siskinlikteydi. Birbirleriyle almanca konustular. Ikisinin de almancasi cok kötüydü. Calismak istemeyen koca, kiymet bilmeyen cocuklar ve davetsiz gelen misafirler. Ikisi de bu ücünden cok cekiyormus.
O radyo binasini, birkac saatligine de olsa ele gecirebilirler isteseler.
Çarşamba, Aralık 13, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Evrim, az bucuk kotu de olsa Almanca konusabilmeleri sevindirdi beni bu iki bayanin. Ozellikle senin deyiminle Turkiye'li/kurt olanin. Kac yil yurt topragindan ayri yasayip da, bir kac kelime disinda yeni yurtlarinin dilini ogrenmeyen, caba bile harcamayan insan bilirim /duymuslugum vardir. Kotu Almancalari ile bu kadar dert paylastilarsa, bir de dile daha hakim olsa, dusunuyorum evde calismayan koca takilir mi bu sefer?
Guzel yazmissin, cok hosuma gitti.
Sevgiyle canim
S.
endiseli peri,
yaziyi begendigine cok sevindim. Bahsettigin filmi duymadim ama yaziya uygun olmus konusu. Ama düsünsene nasil bir sey olurdu o radyo binasini ele gecirseler. Hele bir de ben oradayken yapsalar. Kesin gruba hemen dahil olurdum. Benim de bir iki lafim var söyleyecek :)
sanem, yasadigin ülkenin dilini bilememek gercekten de ne kötü degil mi? dedigin gibi en azindan kötü de olsa dert anlatacak kadar biliyorlar. E ona güvenip de radyoyu ele gecirme fikrini ortaya attik zaten canim :)
sevgiler.
:)
Yorum Gönder