
Cuma, Haziran 29, 2007
Cumartesi, Haziran 23, 2007
Koynundaki turunc mudur nar midir?

Bunlarin hepsi ayri da özellikle filmin Kapadokya`da gecen kismi pek enteresandi. Sahnelerden birinde dans ediyor halk, ama danstan ziyade ayinin parcasi gibi. Fakat ilginc olan su ki, o sahnelerde oynatilan Kapadokya`li halkimiz halaya duruyor. Ciddi ciddi cosup, halay basi kim ceker loooo diye dansediyorlar yani. Ya da benim icim coskun, ben öyle gördüm.
Günlerden cumartesiydi. Günüm bisiklet üstünde gecti. Zaten yaklasik iki aydir hic motorlu araca binmemis olabilirim. Her yere bisikletle gidiyorum. Bisikletle Isvicre`ye gectim bugün. Pasaport kontrolü bile olmadi. Berbat bir Almanca konusuyor bu Isvicre`liler. Aksanlari cok fena. Almancanin en itici vurgularini 15 kat daha da belirgin sekilde vurguluyorlar.
Bayraklari güzel ama.
Bisikletimin zilinin üstünde "iki tekerlek üstünde olmak insani genc yapar" yaziyor. Dogru, genc yapiyor ama fiziksel degil de özellikle ruhsal. Sanki dünyadaki her seyi yapabilirmissiniz, gücünüzün siniri yokmus gibi geliyor o iki tekerlegin üstünde, suratiniza rüzgar vura vura ilerlerken. Hüzünlüyseniz bile bir umut rüzgari dizlerinize vuruyor, o dönen tekerleklerden.
Hele bir de iki elimi birakip sürmeyi basarirsam, göreceksin sen hayat, el mi yaman bey mi yaman!
Perşembe, Haziran 21, 2007
Kader

Yine duvara carpmissindir. "Yine mi?" diye korkutur seni. Ben yine mi döndüm dolastim ayni noktaya geldim dersin. Bu seni yer, bitirir. Bu gücsüzlügünü, bu iradesizligini, bu asagilikligini (!) görmek seni yer bitirir.
"Kapinin önünde durup düsündüm. Dedim, Bekir, bu kapi ahret kapisi, burasi sirat köprüsü, bu sefer de gecersen bir daha da geri dönemezsin, iyi düsün, dedim. Düsündüm, düsündüm... ama olmadi, dönemedim.
Sonra, bak oglum dedim kendi kendime, yolu yok cekeceksin, isyan etmenin faydasi yok, kaderin böyle.
Yol belli, eg basini, usul usul yürü simdi."
Pazartesi, Haziran 18, 2007
Cuma, Haziran 15, 2007
15.06.07

Hic bir fikrimin olmadigi bir yer olsa orasi. Kimse olmasa orada. Ben de olmasam. Orada kalsam, kalsam, kalsam...
Belki sonra ama cok sonra yine cimbizla beni oradan kaldirsa, getirse dünyaya biraksa.
Salı, Haziran 05, 2007
Ey Sevdigim Sana Sikayetim Var

Boyumuz kisa diye evimizin mutfagindan tut da dersliklerimize kadar ne cileler cekiyoruz biz. Biliyorum, bizim sayimiz cok memlekette . Bu cogunluga ragmen hicbir sey yapilmiyor. Cigligimiz duyulmuyor.
Ilk ergenligimizden beri örselene örselene bu günlere geldik. Bizden sonrakiler cekmesin. Kendi evinin mutfaginda yemek yiyebilmek icin tabak raflarina ziplamaya calisirken oraya buraya carpan dizlerin, gidilen özel bir yemek icin cekilen onca eziyetin, özenin, süsün ardindan sandalyenin yüksekliginden dolayi parmaklarinin ucunu ancak yere degdirerek oturmanin, bazi restorantlarda cocuk sandalyesine oturtulmus gibi bir görüntü vermenin yüregimizde yarattigi aciyi kim kapatacak? Ömür geciyor Baskin bey, gel de iki gününde yüzümüz gülsün bu ömrün.
Pazar, Haziran 03, 2007
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)