Festival sayesinde bir gunde iki gun, hatta bazen uc gun yasadim. Her filmden sonra, sinema salonunun cozmeye zaman taninmayan mimari yonlendirmesiyle birlikte, bir solukta kendimi sokaga firlatilmis buldugumda, yepyeni bir gune uyaniyorum sanki. Bir suru ruya gorup de, tazecik bir gune uyanir gibi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
yusuf atılgan'ın aylak adamında bir bölüm vardır:
iki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. düşünüyordu: "çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona birşeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler yapacağı umulur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
saatine baktı: dört buçuğa beş vardı. "eve gidip okusam." durağa yürüdü. "bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. kocaman sinemalar yapmalı. bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. iyi bir film görsünler. sokağa hep birden çıksınlar..." kafasından geçene güldü. duraktakiler dönüp baktılar. kadının biri kaşlarını çattı. sokakta kendi kendine sesli gülünemeyeceğini bilmeyen yoktu. " ne adamlar be. güldüysem güldüm, size ne?" duramadı orda, yürüdü. eve gitmeyecek. içindeki sinemadan çıkmış kişiyi öldürdüler. sağ kalan sıkıntılı, kızgın...
yazdıkların onu hatırlattı. ben de bu sene güzel filmler izledim hep...
Neolitik,
evet, tam da hissettigim bu! Ne guzel yazmis Atilgan, iyi ki yazmissin bu paragraflari bana. Tesekkurler...:)
Yorum Gönder