Cuma, Mart 30, 2007

Eksilmez basimdan duman

Bugün tam bir klip kivamindaydi. Bir Sting falan sarkisina eslik edecek kivamda. Sabah kac gündür ilk defa zorlanarak uyandim. Henüz kendime diger odada yatak ayarlayamadigimdan ev arkadasimla ayni odada kaliyorum ve onun sabah ise giderken cikardigi ufak bir citirti bile beni uykumdan alip dünyanin tüm dertlerinin ortasina isinlamaya yetiyor. Böylelikle de mutsuz kalkmam icin yeterince hakkim oluyor. O sebepten kulaklikla uyuyorum. Bildiginiz müzik dinlemeye yarayan kulaklik. Elbette ki cok rahatsiz ama en kisa zamanda baska bir tarz kulaklik edineyim diyorum. Ne bileyim, denize falan girerken kullanilanlar gibi bir sey. Tislaya tislaya kahvalti yapmadan ciktim evden. Bugün hic dersim yok ama kütüphaneye gidip, dolaba kilitledigim kitaplardan birkacini alip, evde onlara kötü kötü bakma niyetim var. Ee, kütüphanede öyle kitaplari karsisina koyup bakamaz adam, illa ki okumali, degil mi? Tam duraga giderken bir kaza oldu. galiba ilk defa Almanya da bir kazaya rastladim. Büyük bir sey degildi. Otobüsün ici genclerle doluydu ama hepsi suratsizdi. Ya ne kasinti canlilariz biz ya. Biriyle otobüste gözgöze mi geldin? Hemen döneceksin yüzünü. Hele o birisi bir disiyse daha fena. Biz disiler niye böyle tatsiziz ya. Iste bir iki kisiyle gözgöze gelip, bön bön baktim. Kütüphanede arkadasimi beklemek zorunda kaldim 15 dakika!! Korkunc! Bir alman 15 dakika beklettiyse ona bir nebze kaba davranma hakkiniz vardir bence. Ama ben ac karnima ve tüm mutsuz, tatsiz, tuzsuzluguma ragmen yapmadim bunu! Döndüm. Otobüse bindigim duragin karsisinda indim. Alisveris merkezine girdim. Ekmek aldim. Niye bilmem, ev arkadasimin evde beni bekliyor olmasini bilmeme ragmen ne alakaysa kirmizimsi bir ruj almak icin bir dükkana daldim, oyalandim, aldim bir tane. Hani o ruhla ne alaka, allah askina bu is? Sonra eve vardim. Ev arkadasim hizlica hazirlanip, ise gitmek üzere evden cikti. Ögleden sonra yemek icin yaptigi sandvicleri masada unuttugunu farkedip hemen arkadasindan kapiyi acip, seslendim. Bir seyler geveledi. Bir kat inince farkettim ki merdivenden yuvarlanmis, eve cikardim, su falan filan, hastaneye gitme, orada beklemekten yorulup, vazgecip eve dönme, uyumasi, arada meraklanma falan. Benim bir yandan kitaplarla bogusman. Ögleden sonra ani bir bunalima girmem, kendimi göle atsam da kurtulsam mi diye düsünmem. Yarin okulu birakmaya karar vermem. Sigara yakmam. Mutfak camini sonuna kadar acip, vücudumu disari sarkitarak sigarami icmem. Karsi apartmanin bahcesini temizleyen kadini ve agaca tirmanan cocuklarini izlemem. Tam iki evin balkonunda alman bayragi görmem. O bayraklarin dünya kupasindan kaldigindan emin olmam. Tuvalete gidip aglamam. Tekrar dersimin basina dönmem. Kendimi cesaretlendimek icin kafamda komik replikler kullanmam. Kalkip, hic bir sey olmamis gibi sakince yemek yapmam. Yemekten sonra koca bir tabak cilek yemem. Ve günün son saati simdi. Cok dolu bir gündü bence bugün. Görüntüde bu gündelik hayat, kazalar, otobüste gencler, asik suratlar, sevimli yaslilar, ruj deneyen kizlar, ekmek secen eller, merdivenden yuvarlananlar, beyaz gömlekli doktorlar, pencereden bakanlar, tuvalette aglayanlar... Iste tam bu görüntüler bir klip gibi geldi bana. Vazgectim, Sting Miting olmasin, yazik. Gogol Bordello sarkisina klip olsun olmusken.

Salı, Mart 27, 2007

Arayi acmayalim ama!


Günlerim cok dolu geciyor. Okumam, arastirmam, uygulamam gereken dünya kadar sey var simdiden. Ama enerjim gayet yerinde, yorgunluk falan yok hic. Hani genelde mizmizlaniyorum ya ben.
Gözüm de acildi bu arada. Öyle mahsun mahsun durmuyorum. Hatta ana projelerimizden birini iyi bir sekilde elestirdim ve prof. da bana "yeni bir fikirle gel öyleyse" dedi. "Su saatten sonra semesteri idare edecek fikri nerden bulayim, ayol" dedim ben de:) Bakalim, belki de buluruz.

Haftasonu Isvicre`ye gectim. Güzeldi. Aksamda yeni sehrimi gezdim. Öyle güzelmis ki burasi. Kücük ama cok sevimli. Daracik sokaklari, köprüleri, cesit cesit binalari var. Fotograf buradan ama cep telefonuyla cekidligi icin epey kalitesiz

Perşembe, Mart 22, 2007

Nesemizi bulalim


Neyse, hayat bu, geciyor gidiyor bir sekilde. Insanoglu, insanogullari arasinda yasamak zorunda olmasa hayat ne güzel olurdu.:)Bakin bahar geldi, newroz geldi, cümlemize kutlu olsun. Ben neselendim bile :)

Çarşamba, Mart 21, 2007

Boru degil

Cok telasliyim buraya geldigimden beri. Tüm ürkekligime ragmen girisken, yirtici bir tip olmaya zorluyorum kendimi. Ben neden böyleyim ya? Aslinda böyle degildim, ki degilimdir de ama biraz yetersizlik (benim ölcülerime göre, baskasina göre öyle olmamasi derdim degil) hissettigim bir ortamda direkt bu kisiligime bürünüyorum. Off, hic sevmem bu halimi. Sapsal cocuk gibi!!!

Bugün aksam yeni gelenler icin minik partimsi bir sey vardi o bahsettigim villada. Düsünün bu halim nasil bir sekilde göze carpiyor ki adam(dersini aldigim bir Prof.) bana sürekli ana okuluna yeni katilmis yetim cocuk muamelesi yapti, sefkatini üzerimden eksik etmedi. E fena mi oldu, yok olmadi. Eve dogru yürürken siritip durdum, daha iyi olacak, biraz sabir diye tekrarlaya tekrarlaya. Halbuki ayni Prof.la sabahki görüsmemizde yüzüm öyle düsmüstü ki. Ah bir de suratima hakim olmayi ögrensem. Elime koluma hakim olmayi gerek cebime sokarak gerek gögsümde kavusturarak cözüyorum ama bu surat fena bir sey. Aninda belli ediyor icimi. Lanet olsun.

Neyse, diger hocalarla da tanistim, hepsi pek sicak tipler. Bakalim, bu yeni hayatta yeni kurallar da var bir nebze de olsa. Hemen not vermek yoook! Aman ne kural, degil mi?

Bir de su var. Simdi bazi mevzular hakkinda konusuyoruz derslerde ve ben mizacim geregi öyle cok fikir belirtmem. Yani belirtirim de öyle ivir zivir seyler hic demem. Düsünmemin, dile getirmemden kisa sürdügü bir fikri neden söyleyeyim ki. Herkes zaten bunu bilir, düsünür derim. Ama yok, bunlar tam tersi. Ben agzimi acmaya bile tenezzül etmezken, bunlar dile getiriyor ve digerleri de cok iyi buluyor bunu. AA, evet, cok dogru bir yaklasim, evet, cok iyi bir argüman! Git isine diyemezsin de bunlara.

Tekrar bir neyse. Bir de burada tek anahtar ile apartman kapisini da ev kapisini da acabiliyorsunuz. ilginc buldum, paylasmak istedim.

Salı, Mart 20, 2007

Cicekli Bahce icin "Vazgecemediklerim"

Simdi, herkes icin gecerli olanlari yazmayayim. Anam, babam, bacim, sevdigim oglan falan gibi.

Vazgecilmezlerim;

.....

....

tam yarim saat düsündüm (ki Cicekli Bahce beni sobelediginden beri ara ara aklima geliyor ne yazabilirim diye) bir seyler karaladim, tekrar sildim. Ama hicbir sey bulamadim. Vazgecilmezim yok galiba. Her seyden gecmis miyim ne ben, anlamadim. Kisin göbeem atletsiz, sütüm Nesquiksiz olmaz desem pek manasiz olacak, degil mi?. Ve bu cerceve disina cikip daha anlamli bir seyler de bulamadim. Galiba ben pek ciddiye aliyorum bu oyunlari.

Kusura bakma Cicekli Bahce, üzgünüm. :(

Pazar, Mart 18, 2007

Elif icin hakkimda bilinmeyenler -Bölüm 2-

-Annem söyler biz tekrarlardik "Allah`im, annemi, babami, kardeslerimi koru, bana zihin acikligi ver"
-Dedem esnerken "Hay Hak" derdi.
-Annem babaannemin yaptiklarini aglayarak anlattiktan sonra yüzünü gökyüzüne cevirip "bendeyse bana ondaysa ona versin" derdi.
-Diger dedem bir yaz günü balkonda oturup yan balkondaki komsumuzun gittikleri bilmem ne hocayi anlatisina küfretmis "bir kadeh rakinizi icin, her dileginiz kabul olur" demisti.
-Ilk defa karabasanlar görmeye basladigimda, annem bilmem kimin hactan getirdigi bakir bir tas bulup getirmisti "bununla su ic, gececekmis" demisti.
Tüm dini egitimim bundan ibaret.

Cuma, Mart 16, 2007

Yenilikler

Ben tasindim. Dün ilk derse girdim. 4 kisiydik ama aslimiz sekizmis. Keyifli bir grup olacak gibi. Sevimli bir tipti dünkü prof. Ama yargiya varmak icin cok erken. Hemen calismaya basladim. Dil konusu beni zorlayacak gibi. Bilmedigim bir dünya yabanci kelime cikiyor karsima. Ama digerleri de (alman olanlar) pek anlamadiklarini söylediler. Ben de buna sevindigimi söyledim. Burasi güzel bir sehir. Cok büyük degil. Dünkü prof.la calismamizi eski ve muhtesem manzarali bir villada yaptik. Bir yandan tüm dikkatimi adama verip, mevzuyu kacirmamaya calisiyordum bir yandan da icimden "burasi cok huzurlu, iyi ki su an buradayim" diyordum. Harika bir mekandi.
Tasinmadan önceki 3-4 günüm alman bürokrasisinin anasina, avradina, bacisina, babasinin sakalina, dedesinin mezarina, soyuna sopuna küfretmekle gecti. Kimseler kinamasin beni. Ceken bilir. Ve bu günlerin sonunda sunu ögrendim; öyle efendi efendi, kibar kibar dolanmayacaksin resmi islemlerini hallederken. Canavar gibi olacaksin, bagirip cagiracaksin, madem islerin yürüsün diye rüsvet veremiyorsun gözdagi vereceksin. Istersen nohut kadar ol. Ha bir de "sefin kim lan senin?" bu cümle hep cebinde olacak. Memuruna, cerine, cöpüne ettigin küfür direkt telef oluyormus. Sefe cikip, hakkkiiiim da hakkkiiiimm diye inleyecekmissin.

Ben okumam gereken ders notlarina döneyim.

Pazar, Mart 11, 2007

Ben bir marti olsam


Annem beni rüyasinda görmüs. Gözlerimle, gökyüzüne bakarak gökkusagi olusturuyormusum. Ben baktikca yavas yavas renkler beliriyormus ve bunun olabildigine sasiriyormusuz.

Cuma, Mart 09, 2007

Yalnız sana değil mahledeki arkadaşına kurban

Mesela oglumun adini Ilyas, kiziminkini Meryem koyacagim desem, duyan biraz yadirgar, daha iyi bir sey bulamadin mi der degil mi? Tazecik, cool isimler dururken bunlar da nereden cikti diye. Neden artik hic kimse cok sevdigi dostunun, arkadasinin, kardesinin adini koymuyor cocuguna. Adi gibi huyu da ona ceksin diyecegi kimse yok mu anne babalarin etrafinda? Birinin ismini bir digerine, yeni gelene aktarmak bence cok güzel bir durum. Hem öncekinin gelecegi uzar hem de yeni gelenin gecmisi.

Perşembe, Mart 08, 2007

Ali babanin ciftligi

Bu minigin annesi babasi kavga etmis bugün. O da "baba, anneye kizma, anne baarma" diye aglamis, durmus. Sonra ben duymusum bu halini ve almisim onu bugün ögleden sonra bol bol gezdirmisim.
-Bunlar (parktaki cakil taslari) niye bööle ses cikariyor T.T. abla?
-Onlar öyle konusuyor, kuslar da cik cik diye konusur, köpekler de hav hav diye. (yanlis cevap mi?)

Birlikte yemek yedik, kitapciya gittik. Fotografta görünen, elindeki kitabi cok sevdi, kendisi secti. Bir ciftlik evi resmedilmis kitapta. En sevdigi konulardan birisidir.

Sonra kocaman bir magazanin oyuncak kismina gittik, epey bir zaman orada oynadi. Bindigi arabadan inip, birden bire sarildi bana -T.T. abla ben seni cook seviyom. :)

Okuldan belgelerim geldi, haftaya pazartesi kayit yaptirmaya gidecegim. Sonra bir kac gün icinde tasinma mevzusu.

Pazartesi, Mart 05, 2007

Pearl jam ve igde cicekleri

Bahar geldi! Kisi dogru düzgün yasamadik ki geyiklerini lüzumsuz bulup, hemen geciyorum. Evet, bahar geldi. Ne güzel degil mi? En sevdigim mevsimler ilkbahar ve sonbahar.

Sonbahar... yaz biter, tatil biter, igde agaclari cicek acar. En sevdigim cicek igde cicegidir. Yaklasik 7-8 yil önce tam bu günlerde ben cok fena asik olmustum. Ölüyordum, bitiyordum oglana. Ilkbahardi. Kesin birine asik olacaktim, kötü sansim onu cikardi karsima. Neyse.
O vakitler baska bir arkadasimla bahse girmistik. Uzun bir zaman sigara icmeyecektik. Ilk icen digerine elindeki en degerli esyasini verecekti. Sözümüz sözdü. Ilk o icti. Elindeki Pearl Jam`in Ten albümünü verdi. Bir de kitap vardi. Unuttum adini. Cok ictendi. En sevdigi esyasi oydu gercekten de. Sonra nasil oldu bilmiyorum bir defa daha girdik bahse. Ilk ben ictim bu defa. Asik oldugum oglandan ayri gecirdigim okul tatili sonunda ona götürmek icin topladigim, henüz kurumamis olan igde ciceklerini kücük, tahta bir kutuda bahis kazanci olarak sundum arkadasima. Bir de ince bir kitabim vardi Brecht`in. Adini hatirlamiyorum simdi. Her sayfasi cizimlerle dolu bir kitap. Ikinci dünya savasindaki cocuklari anlatiyordu. Siirdi sanki. Hatirlayamiyorum.

Cok düsündüm o vakitler o ciceklerle dolu kutuyu verip vermemek konusunda. Ama söz vermistim arkadasima, en degerli esyalarimi verecektim. En degerli esyam o minik kutuydu.

Okul basladi, sonunda kavustum asik oldugum oglana. Telefonda ona anlattigim kutuyu sordu, ben bir türlü vermeyince. Söyledim o kutuyu kime, neden verdigimi. Cok kizdi bana. Ilk defa öyle kavga ettik. Kiskancliktan geberdi. Sacmaladi. Ben ona cok asiktim. Öldüm, bittim, beni birakacak diye. Bu tartisma tarzimiz kroniklesti daha sonra. Bu ilk baslangici oldu. Ama hic özür dilemedim. Ona daha da deli oldu galiba. Bence kendine pay cikarmayi bilse cok mutlu olurdu. Ya da ben gereksiz bir dürüstlük icindeydim.

Bundan bir kac sene önce kutuyu verdigim arkadasima rastladim tesadüfen ve evine gittik. Kitapliginda duruyordu o minik kutu. Cok seviyordu onu ama cicekler cok tozlaniyormus, temizlemesi zor oluyormus. Bir de kiz arkadasi sürekli bu minik kutuyu kiskanip durmasaymis!

“Yetimler ağıdı”

Yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine
Sular sınırları pasaportsuz geçer
Asıl azınlık yerkürenin kendisidir
Tek millet, gökyüzüdür ölürken yürekli düşünüldüğünde

Hrant Dink`in anisina 73 şair tarafindan kaleme alinan “Yetimler ağıdı” siirinden.

Perşembe, Mart 01, 2007

Mimar Babam

Benim hayatimda bir mimar var. Ona meslegi cok yakisiyor. Bunu gecen yil "Mimar Babam" filmini izlerken farketmistim. Bazi meslekleri gercekten hakkini verenler yapmali. Cünkü is olsun diye, yanlis secimlerle, ana baba baskisiyla secilecek, icra edilecek seyler degildir onlar. Mesela hekimlik ve ögretmenlik gibi. Bu mesleklerin sahiplerinin kendine ait bir perspektifi vardir, olmalidir. Mimarlik da bu mesleklerden birisi. Bunun gibi meslekleri icra edenlerden acikcasi ben bir fark beklerim. Benden farkli olmalidirlar. Sahip olduklari gücü, kudreti bilip, bunu mesleklerini icra etmelerinden tutun da özel yasamlarina kadar yansitmalidirlar.

Dünyayi eskiden tam algilayamazdim ben, yani genel görüntüsünü kavrayamazdim. Benim etrafimdaki kücük(yerel) dünya vardi ve de digeri, karmakarisik, büyülü, her seyinin birilerinin elinde oldugu, o birilerinin kesinlikle benim gibi birer insan oldugunu aklimin alamadigi bir dünya. Ama yeni yeni görüyorum tüm dünyayi. Cok basit bu dünya. Cogu sey düsündügüm kadar yüce ve akil almaz degil. Benim kücük dünyamin meger bir kac boy büyügüymüs dünyanin tamami.

Nasil ki, örnegini verdigim böyle bir iki insana sahip olmak, su dünyada varolusum konusunda hayati önem tasiyorsa benim icin, ayni önemi bu koca dünyanin kendisi icin de tasiyor.