Pazartesi, Nisan 27, 2009

Pencereden Kaç Da Gel, Gavur Anan Duymasın

Dunden beri, yolda buldugum (surada bahsettigim) Almanya'da dogup buyuyen ama simdi Yunanistan'da yasayan arkadasimla birlikteydim. Dun bulusup biraz dolastik ve sonra da eve geldik, guzel bir yemek ve sarap keyfi yaptik. Sonra o oteline gitti. Bugun de neredeyse tum gun gezip, bol bol sohbet ettik. Hani bazi insanlar vardir, iclerindeki gerginlikleri ya da eksiklikleri surekli masaya koyup sizi germez, birlikte vakit gecirdikten sonra her yola, her fikre ve her konuya aciktirlar... Iste tam oyle birisiydi. 

Yarin sabah Almanya'ya gidiyor ve bir kac aya tekrar buraya gelir sanirim. Bir dahaki sefere bizde kalir artik. Otele verdigi paraya yazik.

Salı, Nisan 21, 2009

Evrim sempozyumu





23-24 Mayıs tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde 2. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu varmis. Akademisyen ve genç bilim adamlari  sunumlar yapacaklarmis. 

‘Evrim Çalışkanları’ adlı gönüllü bir topluluk varmis ve evrim konusunda temel bilgilere sahip olmak isteyenler icin Kaliforniya Berkeley Universitesi’nin sitesini Türkcelestirerek oluşturduklari
www.evrimianlamak.org adresinden faydalanabilirmis.

Cogumuzun pek elle tutulur fikir sahibi olmadigi bu konuda saglikli bilgi sahibi olmak icin ekrana gelen firsat.

Cumartesi, Nisan 18, 2009

Yeni gün

Hani oglen uykusuna yatilir ve sonra uyaninca bir sersemlik olur. Sanki yepyeni bir gune baslaniyormus gibi hissedilir, bir gunde iki gun yasiyormus gibi...

Festival sayesinde bir gunde iki gun, hatta bazen uc gun yasadim. Her filmden  sonra, sinema salonunun cozmeye zaman taninmayan  mimari yonlendirmesiyle birlikte, bir solukta kendimi sokaga firlatilmis buldugumda, yepyeni bir gune uyaniyorum sanki. Bir suru ruya gorup de, tazecik bir gune uyanir gibi.

Çarşamba, Nisan 15, 2009

Kestin mümkünümü çarelerimi



Aksamustu pencerenin onunde oturmus tirnaklarimi torpuluyor, boyuyordum. Geldigimden beri sasirtaci ve akla gelmeyecek sekilde ters giden islerimin yorgunlugu, bezginligi ustumdeydi. Fakat bir an icimden, evimiz ne guzel, burada cok huzurluyum, iyi ki bu evi bulmus ve tutmusuz, diye bir nese gecti. 

Ben o dumanli kafa ile otururken, S.'in telefonu caldi. Arayan ev sahibi ve bir takim gerekcelerle evden cikmamizi istiyor.

Sans mi denir, kismet mi denir, nazar mi denir? Ne denir bu bahtsizliga?

Son gunler ev ile ilgili gorusmeler, kosturmacalarla gecti ve tam da bu doneme denk gelen uzundur gormedigim arkadaslari misafir etmekle, bulusmakla. 

Bu karmasik gunler yuzunden simdiye kadar  iki festival biletim yandi. Bu da baska bir aci kalbimde.

Bilmiyorum... kalbim kirik biraz.

Resim Max Liebermann

Perşembe, Nisan 09, 2009

Tavada Rüya


Eve biri geldi. Akrabalardan birisi, kuzen sanirim. Dogum yapmis. Galiba kiz dogrumus. Ama erken dogum, bebecik cok kucuk. Anne ve teyzeler takimi bebeyi durum gibi sarmis, kundaklamis. Bildiginiz kebap durumu goruntusu ve olculerinde. Bebe cok kucuk, halsiz... Usuyebilir... O sebeple bir teflon tavaya koymus, ocagin ustunde isitiyoruz. Ben ocagin basindayim... Bir zaman sonra bu bebe yanar burada, tava cok isindi, diye dusunup, telaslaniyorum.

V for Vendetta

Ben de bu maskeden istiyorum

Pazar, Nisan 05, 2009