O ülkede, bu ülkede, bu dünyada cocuk olmak.
O ülkede, bu ülkede, bu dünyada cocuk yapmak.
Cok zor. Mümkün degil aslinda. Ama insanoglu neyi düsünüp tanisinarak yapar ki. Bu da öyle. Ahirda kuzu dogunca, yazida otu bitermis misali.
Benim cocugum olsa onu ilk olarak dinden uzak tutarim. Inanmasin isterim hicbir seye. Kimse yavrumun aklini bulandirmasin, kimsecikler onu korkutmasin isterim. Sonra yavrumun sinirlari, ülkesi, vatani olmasin isterim. Sinirlara inanmasin isterim. Bir siniri asti diye kimse canina kiymasin isterim. Yavrumun sinirlarina biri girdi diye yavrum kimsenin canina kiymasin isterim.
Sabahin ilk isiginda iyi olmasi mümkün görünmeyen hic bir egitim icin uykusundan, rüyalarindan uyanmasin isterim yavrum.
Cinsiyeti yüzünden ne asagilansin ne de kimseyi asagilasin isterim yavrum. Izin verdigi herkes bedenine dokunsun, onu mutlu etsin, o da diledigi zevki yasasin isterim. Namussuz damgasi yemeden, kendini, bedenini daha tanimadan, kendine küsmesin isterim.
Bunlar mümkün mü? degil. Mümkün olacaksa bile yukarida sayilanlarla hirpalanmis, yara bere olmus ana babalarla hic mümkün degil.
Ana babanin yarasiyla, hirpalanmisligiyla baslayan bir ömür her cocugun ömrü.
Borges yazmisti bir yerde galiba, geri dönüsü olmayan gecmisler oldugu gibi, geri dönüsü olmayan gelecekler vardir, diye. Bu da öyle. Gelecegi, gelecekte yasayacagi acilari coktan belli bu ülkenin, o ülkenin, bu dünyanin cocuklarinin.
Hergün ölüyor yavrular. Hepsi de bir hic ugruna, bana göre. Ama ben eminim ki, bu noktada iki dogru kesinlikle yok, ayni ölüm gibi tek ve net bu. Hergün bir sürü cocuk hic icin ölüyor. Hayatta kalanlarinsa annesi babasi, hic degilse bir sevdigi ölüyor. Yarali cocuklar kaliyor geriye, yarali nesiller yetistirmek icin.
Pazartesi, Ağustos 11, 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Teyzencim, akillar bulana bulana durulur. Ve maalesef once analar babalar bulandirir o akillari; cocuklari adina hayal kurarak. Cunku, giyabinda hayal kurulan her cocuk, otomatik olarak, o hayallerin ve o hayalleri kuranin mumini olur once. Yani, hic bir seye inanmamasini isterken bile, sadece sana inanmasinin yollarini dosuyor olabilirsin, hic istemedigin halde. Cok ama cok karisiktir bu mesele.
kremalı'nın yorumu bana geçenlerde seyrettiğim hoş bir filmi anımsattı. caterina büyük şehirde. yaklaşık 14 yaşındaki caterina'nın taşındıkları büyük şehirdeki sınıfında arkadaş olduğu ilk kız entellektüel bir çiftin kızıdır. özgür yetiştirmişlerdir, kız da hippi gibidir, ot içer. sonra arkadaş olduğu sağcı bakanın kızı da son derece şımarıktır. aynen yorumdaki gibi yani.
Yorum Gönder