
Saat caliyor, telefonun saati, uzun denemelerden sonra bulunmus, uyanikken kesinlikle katlanamadigim ama ilk uyanma sirasinda en az sinirlendirici melodilere sahip bir azeri sarkisi caliyor, beni uyandirmak icin. Saate bakiyorum, 13.30. Nasil yani? bu saatte mi uyandim, cok gec! Bu saate mi kurmusum ben saati? Gözlerim yavas yavas aciliyor. Farkediyorum, sabah erkenden kalkip derse gitmis, döndükten sonra da bir saat kestirmek istemistim. Tamam, kavradim yeri ve zamani.
Sokakta, bir vitrin önündeyim. Bir adam var yanimda. Kucaginda da kizi. Yakinlariyim ben sanirim. Ikisini de sevdigimi hissediyorum. Baktigimiz vitrin kizin odasinin sokaga bakan penceresiymis. Kiz babasina vitrinin üst kismindaki oyuncaklardan cok sikildigini, onlari artik istemedigini söylüyor. Babasi kiriliyor sanki "ama cok güzel onlar, daha ne kadar oynadin ki onlarla" diyor. Ama oyuncaklar cok cok eski. Kis israrli. Baba iceri geciyor ve vitrini toplamaya, oyuncaklari kaldirmaya basliyor. Boynu bükülmüs biraz babanin. Vitrinde iki tane kücük, altin küpe görüyorum. Onlari yakinlarda babasi almisti kizina. Virinde duruslari, sanki kiz onlari da oraya atmis, artik sevmiyormus, ilgilenmiyormus gibi. Bir tekini alip cebime atiyorum küpenin. Kiza kendimce bir oyun oynayip, biraz özenli olmasini, eger o küpeleri kaybolursa nasil da üzülecegini göstermek istiyorum. Kiz babasinin hediye ettigi kücük küpeleri kayboldu diye üzülsün, böylece bu üzüntüye sahit olan babasi sevinsin istiyorum biraz da.
Kiz bulamiyor küpenin diger tekini, aglamaya basliyor. Babasi icerden belli etmeden bizi izliyor. Sonra kizin bu üzüntüsünü daha da uzatmayayim diyorum ve cebimdeki tüm ivir zivirla birlikte küpeyi de cikarip yere birakiyorum. Bak bakalim bunlarin arasindadir belki diger teki diyorum. Bakiyor, karistiriyor ama yok, küpe yok! Küpenin bir teki kayboluyor.